검색어: tenets (영어 - 터키어)

it's all grounded in the tenets of biology.
tümü biyolojinin prensiplerine dayanmaktadır.

one of the tenets of the quaker religion was intellectual equality between the sexes.
quaker tarikatinin ilkelerinden biri, kadın ve erkek arasında entelektüel eşitliktir.

and that brings me to my first major of two tenets of "half the sky."
bu beni asıl konuma getiriyor, "gökyüzünün yarısı"nın iki temelinden birincisini

of those who split up their religion and became schismatics, each sect exulting in its tenets.
(o müşrikler ki,) kendi dinlerini fırkalara ayırmış ve kendileri de parça parça olmuşlardır; ki her grup kendi elindekiyle övünüp sevinç duymaktadır.

we felt one of the tenets of this field was to make absolutely certain we could distinguish synthetic dna from natural dna.
bu alandaki ilkelerden birininin kesinlikle emin bir şekilde sentetik dna'yı doğal dna'dan ayırt etmek gerektiğini öğrendik.

their own model was théophile gautier, and they borrowed much of their basic tenets from the french parnasse.
onların kendi modeli, theophile gauthierdi ve fransız parnasse'ının temel ilkelerinden yararlandılar.

the events will introduce basic tenets of entrepreneurship, stimulate training and education in the field and strengthen business ethics.
bu çerçevede düzenlenecek etkinlikler arasında girişimciliğin temel ilkelerinin tanıtılması, sahada uygulamalı eğitim ve iş ahlakının güçlendirilmesi yer alıyor.

but they (mankind) have broken their religion among them into sects, each group rejoicing in its tenets.
ama insanlar din konusunda aralarında bölük bölük oldular. her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur.

islamic finance is based on core tenets of islam concerning property rights, social and economic justice, wealth distribution, and governance.
İslami finansman; İslam dininin mülkiyet hakları, sosyal ve ekonomik adalet, refah dağılımı ve yönetişim ile ilgili temel ilkelerine dayanıyor.

thanks to the work of robert remak and rudolf virchow, however, by the 1860s most biologists accepted all three tenets of what came to be known as cell theory.
robert remak ve rudolf virchow'un çalışmaları sayesinde ise 1860'lara gelindiğinde biyologların çoğu hücre teorisi olarak bilinmeye başlanan bu teorinin üç ilkesini birden kabul etmeye başladılar.

however, it still faces a credibility problem because its foreign policy strategy relied upon partnering with the arab autocrats whose actions belie the tenets of ankara's foreign policy objectives.
ancak ülke, dış politika stratejisinde ortak kabul ettiği arap otokratların eylemleri ankara'nın dış politika hedeflerinin prensiplerini yalancı çıkardığı için bir inandırıcılık sorunuyla da karşı karşıya.

likewise, contrary to the prevailing tenets of not many years ago, economic policy, as it is currently undertaken in the united states and europe, does not preclude running larger budget deficits during a downswing of the cycle.
keza abd'de uygulanan mevcut ekonomi politikası da, kısa bir süre öncesine kadar hâkim olan ilkelerin aksine, konjonktürün düşüşü esnasında daha büyük ölçekli bütçe açıklarının yönetilmesini olanaksız kılmıyor.

the second tenet of "half the sky" is that, let's put aside the morality of all the right and wrong of it all, and just on a purely practical level, we think that one of the best ways to fight poverty and to fight terrorism is to educate girls and to bring women into the formal labor force.
"gökyüzünün yarısı"nın ikinci temeli, şöyle ki, ahlak kurallarının bütün doğru ve yanlışlarını kenara bırakalım. sadece pratik, basit yoldan düşünelim ki, fakirlikle ve terörle mücadele etmenin en iyi yolu kız çocuklarını eğitmek ve kadınları resmi iş gücü haline getirmektir.