검색어: urgent (영어 - 터키어)

urgent
acil

this is urgent
bu acildir

it was urgent.
o acildi.

urgent calls only
sadece acil çağrılar

that sounds urgent.
o acil görünüyor.

tom said this was urgent.
tom bunun acil olduğunu söyledi.

5.8.3 urgent mail
5.8.3 acil posta

it's quite urgent.
oldukça acil.

he sent me an urgent telegram.
o, bana acil bir telgraf gönderdi.

he had some urgent news to tell me.
bana söyleyecek biraz acil haberi vardı.

some laws are more urgent than others."
bazı kanunlar, diğerlerine göre daha fazla aciliyet taşıyor", dedi.

i have urgent business to attend to.
İlgilenecek acil işim var.

he has gone to osaka on urgent business.
acil bir iş için osaka'ya gitti.

particular movements of humans and urgent discharge
İnsanların belli bir takım hareketleri yapması ve acil tahliyesi için

the manager called an urgent staff meeting.
yönetici acil bir personel toplantısı yaptı.

because i think it's an urgent question.
Çünkü bence bu acilen cevaplanması gereken bir soru.

an urgent telegram brought her hurrying back to tokyo.
acil bir telgraf onu tokyo'ya aceleyle geri getirdi.

he agreed on the urgent need to introduce biometric passports.
de vries de, biyometrik pasaportlara geçilmesine acil ihtiyaç olduğu yönünde görüş bildirdi.

macedonia prepares urgent reforms to meet european agrarian standards
makedonya, avrupa tarım standartlarını karşılamak İçin acil reformlar hazırladı

the strengthening of competitiveness on export markets is an urgent need.
İhracat pazarlarında rekabet gücünün güçlendirilmesi acil bir ihtiyaçtır.