검색어: young boys (영어 - 터키어)

you are young boys.
siz genç erkeklersiniz.

young boy naked
genç Çocuk horoz

these young boys are in nepal.
burada çocuklar nepalli.

‘this is a young boy!’
"hey müjde... bu bir çocuk." dedi.

there will circulate among them young boys made eternal
etraflarında, cennet şarabından dolu testiler, sürahiler, kadehlerle, ebedîliğe ermiş çocuklar dolaşıp hizmet ederler.

there will circulate among them young boys made eternal.
dolaşır çevrelerinde, sürekli görevlendirilmiş gençler.

i find all that in this young boy.
petkovski, "bu çocukta o yetenek var.

"the young boy had very faithful parents.
"erkek çocuğa gelince, onun ana-babası, mümin kimselerdi.

in 1999, he admitted to the rape, torture and murder of 147 young boys.
1999'da, 147 tane erkek çocuğunu tecavüz edip öldürdüğünü kabul etmiştir.

young boys are taught justifications for suicide attacks and the execution of spies.
genç erkek çocuklara intihar saldırısı için gerekçeler ve casusların infaz edilişi öğretiliyor.

the young boy pulled on his mother's coat.
genç çocuk annesinin ceketini giydi.

i saw a young boy crossing the street by himself.
caddeyi tek başına geçen küçük bir erkek çocuğu gördüm.

a young boy in a wheelchair asked tom what time it was.
tekerlekli sandalyedeki küçük çocuk tom'a saati sordu.

every holiday i had as a young boy was in a national park.
gençken her tatilimi ulusal parkta geçiriyordum.

=== childhood ===as a young boy, graf was fascinated by football.
genç bir çocuk olarak graf futbol'da büyülenmişti.

so they travelled on. then they met a young boy and the man killed him.
gene yola düştüler, derken bir erkek çocuğa rastladılar, o zat, çocuğu öldürdü.

they continued on their journey until they met a young boy whom he killed.
böylece ikisi (yine) yola koyuldular. nitekim bir çocukla karşılaştılar, o hemen tutup onu öldürüverdi.

cantlie says the young boys, "with any luck, will form the mujahideen of the next generation in the region."
cantlie gençler hakkında, "diliyorum ki, bölgedeki mücahitler'in yeni kuşağını oluşturacaklar.", diyor.

they said: how can we talk to one who is in the cradle, a young boy?
"biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?" dediler.

and in this particular photograph the body of a young boy has been used to reenact a crime scene.
bu özel fotografta genç bir erkek cesedi bir suç mahalini yeniden canlandırmakta kullanılmış.