검색어: sorella (이탈리아어 - 터키어)

sorella
hemşire

tua sorella
senin kızkardeşin

ho una sorella.
bir kız kardeşim var.

questa è mia sorella.
bu benim kız kardeşim.

mary e sua sorella hanno una pettinatura somigliante.
mary ve kız kardeşinin benzer saç sitili var.

basemat, figlia di ismaele, sorella di nebaiòt
nevayotun kızkardeşi, İsmailin kızı basemat.

la sua sorella ammolèket partorì iseod, abièzer e macla
gilatın kızkardeşi hammoleket İşhotu, aviezeri, mahlayı doğurdu.

cheber generò iaflet, semer, cotam e suà loro sorella
hever yaflet, Şomer, hotam ve kızkardeşleri Şuanın babasıydı.

gesù voleva molto bene a marta, a sua sorella e a lazzaro
İsa martayı, kızkardeşini ve lazarı severdi.

figli di aser: imna, isva, isvi, beria e serach loro sorella
aşerin oğulları: yimna, yişva, yişvi, beria; kızkardeşleri serah.

se un fratello o una sorella sono senza vestiti e sprovvisti del cibo quotidian
bir erkek ya da kız kardeş çıplak ve günlük yiyecekten yoksunken, içinizden biri ona, ‹‹esenlikle git, ısınmanı, doymanı dilerim›› der, ama bedenin gereksindiklerini vermezse, bu neye yarar?

i figli di lotan furono ori e emam e la sorella di lotan era timna
lotanın oğulları: hori, hemam. timna lotanın kızkardeşiydi.

o vostra sorella, un vostro amico e perfino il vostro responsabile scolastico.
varlıklarını kabullenmiyor olmanız onların varolmadığı anlamına gelmiyor.

chi compie la volontà di dio, costui è mio fratello, sorella e madre»
tanrı'nın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim ve annem odur.››

passava tua sorella e disse: "posso indicarvi chi potrà occuparsene".
"hani kız kardeşin gezinip; "onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi.

era allora malato un certo lazzaro di betània, il villaggio di maria e di marta sua sorella
meryem ile kızkardeşi martanın köyü olan beytanyadan lazar adında bir adam hastalanmıştı.

disse alla di lui sorella: “seguilo”, e quella lo osservò di nascosto.
(musa'nın) kızkardeşine "onun izini takip et," dedi.

figli della moglie odaia, sorella di nacam, padre di keilà il garmita e di estemoà il maacateo
hodiya nahamın kızkardeşiyle evlendi. ondan doğan oğulları keilada yaşayan garm ve eştemoada yaşayan maaka boylarının atasıydı.

assalonne non disse una parola ad amnòn né in bene né in male; odiava amnòn perché aveva violato tamàr sua sorella
avşalom ise amnona iyi kötü hiçbir şey söylemedi. kızkardeşi tamara tecavüz ettiği için amnondan nefret ediyordu.

perché chiunque fa la volontà del padre mio che è nei cieli, questi è per me fratello, sorella e madre»
‹‹göklerdeki babam'ın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim ve annem odur.››