전문 번역가, 번역 회사, 웹 페이지 및 자유롭게 사용할 수 있는 번역 저장소 등을 활용합니다.
ciò che concedete in usura, affinché aumenti a detrimento dei beni altrui, non li aumenta affatto presso allah. quello che invece date in elemosina bramando il volto di allah, ecco quel che raddoppierà.
halkın malı artsın diye faize ait verdiğiniz şeyler, allah katında artmaz; allah'ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekat artar ve sevaplarını katkat arttıranlar, onlardır.
perché praticano l'usura - cosa che era loro vietata - e divorano i beni altrui. a quelli di loro che sono miscredenti, abbiamo preparato un castigo atroce.
hasılı o yahudilerden taşan bir zulüm, insanları allah yolundan menetmeleri, kendilerine yasaklanmış olmasına rağmen faizi almaları, halkın mallarını haksızlıkla yemeleri yüzündendir ki biz, kendilerine daha önce helâl kılınan bazı temiz nimetleri haram kıldık ve içlerinden kâfir kalanlara can yakıcı azap hazırladık. [2,62.275; 3,93] {km, tesniye 23,20}
dopo aver riflettuto dentro di me, ripresi duramente i notabili e i magistrati e dissi loro: «dunque voi esigete un interesse da usuraio dai nostri fratelli?». convocai contro di loro una grande assemble
düşününce soylularla yetkilileri suçlu buldum. onlara, ‹‹kardeşlerinizden faiz alıyorsunuz!›› dedim. onlara karşı herkesi bir araya topladım. sonra şöyle dedim: