검색어: hned (체코어 - 터키어)

hned
hemen

hned jak to bude možné
mümkün oldukça Çabuk

dovoz zboží: začít hned
online İthalat: Şimdi başlıyoruz

i pohroziv mu, hned ho odbyl,
İsa onu sıkıca uyararak hemen yanından uzaklaştırdı.

a oni hned opustivše síti, šli za ním.
onlar da hemen ağlarını bırakıp onun ardından gittiler.

a když vyšli z lodí, hned jej poznali.
onlar tekneden inince, halk İsayı hemen tanıdı.

tedy petr opět zapřel. a hned kohout zazpíval.
petrus yine inkâr etti ve tam o anda horoz öttü.

a oni hned opustivše lodí a otce svého, šli za ním.
hemen tekneyi ve babalarını bırakıp İsanın ardından gittiler.

a když to řekl, hned odstoupilo od něho malomocenství, a očištěn jest.
adam anında cüzamdan kurtulup tertemiz oldu.

a hned obezřevše se, žádného víc neviděli než samého ježíše s sebou.
Öğrenciler birden çevrelerine baktılar, ama bu kez yanlarında İsadan başka kimseyi göremediler.

synchonizovat groupwarové změny v odpojených imap účtech hned po přejití do stavu online.
bağlantısı kesilmiş dimap dizinlerindeki grup çalışması değişikliklerini çevrimiçi olunduğunda hemen eşzamanla.

a hned s andělem zjevilo se množství rytířstva nebeského, chválících boha a řkoucích:
birdenbire meleğin yanında, göksel ordulardan oluşan büyük bir topluluk belirdi. tanrıyı överek, ‹‹en yücelerde tanrıya yücelik olsun, yeryüzünde onun hoşnut kaldığı insanlara esenlik olsun!›› dediler.

to všechno si můžete prohlédnout hned vedle fotografie člověka, s kterým zrovna chcete komunikovat.
tam da iç güdülerinizin bakmanızı söylediği yerde, iletişimde kalmak istediğiniz kişinin fotoğrafının yanında.

povolte tuto možnost, pokud chcete, aby byla zobrazena ikona okna hned vedle bubliny v titulku okna.
eğer pencere simgesinin başlık çubuğundaki metinin yanında gözükmesini istiyorsanız bu seçeneği kullanın.

a hned spadly s očí jeho jako lupiny, a on prohlédl pojednou; a vstav, pokřtěn jest.
o anda saulun gözlerinden balık pulunu andıran şeyler düştü. saul yeniden görmeye başladı. kalkıp vaftiz oldu.

a hned jeden z nich běžev, vzal houbu, naplnil ji octem a vloživ na tresť, dával jemu píti.
İçlerinden biri hemen koşup bir sünger getirdi, ekşi şaraba batırıp bir kamışın ucuna takarak İsaya içirdi.

a jiné padlo na místo skalnaté, kdežto nemělo mnoho země, a hned vzešlo; neb nemělo hlubokosti země.
kimi, toprağı az kayalık yerlere düştü. toprak derin olmadığından hemen filizlendi.

i řekl mu petr: eneáši, uzdravujeť tebe ježíš kristus; vstaň a ustel sobě. a hned vstal.
petrus ona, ‹‹eneas, İsa mesih seni iyileştiriyor›› dedi. ‹‹kalk, yatağını topla.›› eneas hemen ayağa kalktı.

a jsou mezi nimi někteří, kdož tě pomlouvají kvůli rozdělování almužny; když z ní něco dostanou, jsou spokojeni, avšak když z ní nedostanou nic, hned jsou rozzlobeni.
onlardan bazıları da senin zekât ve sadakaları taksim edişine dil uzatırlar.bu mallardan kendilerine pay verilirse memnun olurlar, verilmeyince hemen kızıp öfkelenirler.