검색어: snažan (크로아티아어 - 터키어)

snažan
kuvvetli

exit još uvijek snažan u novom sadu
exit, novi sad'da güçlü şekilde devam ediyor

snažan rast izravnih stranih ulaganja u albaniji
arnavutluk'ta yabancı doğrudan yatırım atağı

međutim, monopolistički lobi u srbiji iznimno je snažan.
ancak sırbistan'daki tekel lobisi son derece güçlü.

također je uputio snažan poziv rumunjskoj da usvoji euro.
strauss-kahn romanya'ya da avroya geçmesi konusunda önemle çağrıda bulundu.

krueger je prognozirala snažan gospodarski rast u godinama koje dolaze.
krueger de önümüzdeki yıllarda güçlü bir ekonomik büyüme tahmininde bulundu.

u petak ujutro snažan potres pogodio je turski grad izmir.
cuma günü erken saatlerde, türkiye'nin İzmir kenti güçlü bir depremle sarsıldı.

povijesni grad doživljava snažan rast izgradnje, te postaje poslovno čvorište.
adeta bir inşaat patlaması yaşanan tarihi şehir, geleceğin uluslararası iş merkezlerinden biri olmaya hazırlanıyor.

"europske težnje ostaju iznimno snažan instrument za napredak reformi.
romanya sorumlusu başbakan emil boc, "avrupalı perpektifi reformların ilerlemsi için son derece güçlü bir araç olmaya devam etmektedir.

obećanje za prijam u članstvo snažan je poticaj reformama, rekao je rehn.
komiser, üyelik sözünün reform için önemli bir teşvik unsuru olduğunu kaydetti.

crin antonescu mogao bi biti snažan kandidat za predsjednika na izborima kasnije ove godine.
crin antonescu bu yıl cumhurbaşkanlığının güçlü bir adayı olabilir.

emotivno snažan film toplo je dočekan i na austrijskoj premijeri u beču 2. ožujka.
duygusal açıdan oldukça etkileyici olan film, 2 mart'ta viyana'da yapılan avusturya prömiyerinde de büyük ilgi gördü.

banjalučka analitičarka tanja topić pozdravila je deklaraciju kao snažan korak ka normalizaciji regionalnih odnosa.
banja lukalı analist tanja topiç bildirgeyi bölgesel ilişkileri normalleştirme yönünde atılmış güçlü bir adım olarak nitelendirdi.

glavni grad kosova, priština, prolazi kroz snažan razvitak. [robert herschbach]
kosova'nın başkenti priştine kapsamlı bir gelişmeden geçiyor. [robert herschbach]

cana: nastojao sam graditi vlastitu igračku karijeru kroz snažan angažman u pravcu akcije i rezultata.
cana: futbolculuk kariyerimi, eylem ve sonuç üzerine kurmaya çalışıyorum.

"pokušat ćemo održati snažan europski sjaj hajduka", obećava trener hajduka stanko poklepović.
hajduk teknik direktörü stanko poklepoviç, "hajduk'un avrupa ateşini canlı tutmaya çalışacağız." dedi.

njemačka doživljava snažan gospodarski oporavak, što drugim članicama eu otvara mogućnost iskorištavanja snažnijeg tržišta rada u toj zemlji.
ekonomisinde sağlam bir iyileşme yaşayan almanya, yarattığı istihdam olanakları ile diğer ab üyelerine de daha sağlıklı bir iş piyasasından yararlanma fırsatı sunuyor.

"imate snažan karakter i želju pomoći bugarskoj u ostvarivanju vodeće uloge u energetskoj politici regije".
Çabalarınızı görüyor ve takdir ediyoruz." diyerek şöyle devam etti: "bulgaristan'ın bölgenin enerji politikalarında lider rolü kazanmasına yardımcı olacak güçlü bir karakter ve iradeye sahipsiniz."

"kada smo uveli bolonju, trebali smo uspostaviti snažan nadzor cjelokupnog procesa od samog početka i sustavno ispravljati loše stvari.
joviceviç, "'bologna'yı getirdiğimizde, sürece en başından itibaren güçlü bir izleme mekanizması kurmalıydık ve kötü şeyleri sistemli şekilde düzeltmeliydik.

grana, koju je otkinuo snažan vjetar, ozbiljno je ozlijedila tri mlade osobe -- dvoje državljana makedonije i jednu britanku.
Şiddetli rüzgarın yerinden kopardığı dal ikisi makedon vatandaşı diğeri bir İngiliz kadın olmak üzere üç kişiyi de ağır şekilde yaraladı.