검색어: belirsizlik (터키어 - 네덜란드어)

belirsizlik.
onnauwkeurigheid. kol.

belirsizlik mi?
- gaten?

belirsizlik temelli
vaag schema

belirsizlik içerisindeyim.
ik ben onzeker over alles.

belirsizlik beni öldürecek.
de spanning doodt me.

- belirsizlik beni öldürüyor
de spanning was ondraaglijk.

ama belirsizlik beni öldürüyor.
ik kan niet wachten.

bir belirsizlik olabilir mi?
was er iets dubbelzinnigs aan?

- bizde belirsizlik içersindeyiz.
- dat is niet zo duidelijk.

- belirsizmiş. - belirsizlik iyidir.
- vaag is goed.

belirsizlik beni rahatsız etmiyor.
de spanning is niet te snijden.

İçinde belirsizlik görüyorum, sam.
ik zie een duisternist in jou, sam.

heisenberg'in belirsizlik İlkesi.
heisenberg-onzekerheidsprincipe.

belirsizlik cildimdeki kızarıkları tetikliyor.
de onzekerheid is slecht voor mijn huid.

belirsizlik içindesin. duyuyor musun?
je bent een concept, snap je ?

- belirsizlik işimize yaramaz, blake.
dat kan beter, blake.

belirsizlik içinde yaşamak cehennem gibi.
ik heb in de vreselijkste onzekerheid verkeerd.

biliyorum! belirsizlik ilkesine ters düşüyor.
het is bijna niet te geloven.

sadece belirsizlik. belirsizlikten nefret ederim.
ik dacht alleen aan mijn gebrek aan duidelijke informatie.

"aynı hayatının belirsizlik içinde beklemesi gibi.
z'n leven balanceert op het randje.