검색어: kıskançlıktan (터키어 - 루마니아어)

İsayı kıskançlıktan ötürü kendisine teslim ettiklerini biliyordu.
căci ştia că din pizmă dăduseră pe isus în mînile lui.

başkâhinlerin İsayı kıskançlıktan ötürü kendisine teslim ettiklerini biliyordu.
căci pricepuse că preoţii cei mai de seamă din pizmă Îl dăduseră în mîna lui.

fakat aslında, dünya kupası bir bm'dekileri kıskançlıktan çatlatıyor.
dar, de fapt, cupa mondială ne face pe noi, cei de la onu, să ne înverzim de invidie.

tüm pisliklerden/edepsizliklerden, kötülükten, azgınlık-doymazlık ve kıskançlıktan yasaklar.
el vă opreşte cele ruşinoase, urâciunea şi neascultarea.

oysa kitap verilenler kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra aralarındaki kıskançlıktan ötürü onun hakkında anlaşmazlığa düştüler.
cei cărora le-a fost dată însă cartea, după ce-au primit dovezile vădite, s-au pizmuit între ei.

ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler.
cei cărora le-a fost dată însă cartea, după ce-au primit dovezile vădite, s-au pizmuit între ei.

kitap sahiplerinden çoğu, gerçek kendilerine besbelli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler.
mulţi dintre oamenii cărţii, pizmoşi la suflet, doresc să vă întoarcă de la credinţă la tăgadă, după ce adevărul le-a fost şi lor dezvăluit.

ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler.
mulţi dintre oamenii cărţii, pizmoşi la suflet, doresc să vă întoarcă de la credinţă la tăgadă, după ce adevărul le-a fost şi lor dezvăluit.

kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine açık deliller geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü o(kitap hakkı)nda anlaşmazlığa düştü(ler).
cei cărora le-a fost dată însă cartea, după ce-au primit dovezile vădite, s-au pizmuit între ei.