검색어: ama bizim buraya ugrama o zaman (터키어 - 스페인어)

ben o zaman mutluydum.
yo era feliz entonces.

o zaman ne yaptın?
¿entonces qué hiciste?

o o zaman 19 yaşındaydı.
Él tenía 19 años entonces.

o zaman, kafadarlarını çağırsın,
y ¡que llame a sus secuaces,

o zaman bir roman okuyordum.
en ese momento estaba leyendo una novela.

keşke o zaman seninle olsaydım.
ojalá hubiera estado contigo entonces.

o zaman bileceksiniz nasılmış uyarım!
entonces veréis cómo era mi advertencia...

keşke o zaman bana gerçeği söyleseydin.
ojalá me hubieras dicho la verdad entonces.

o zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.
y dieron media vuelta, apartándose de él.

"o zaman tümüyle sapıtmış olurum."
si eso hiciera, estaría, sí, evidentemente extraviado.

(İşte o zaman insanlar:) rabbimiz!
«¡señor!

(İşte o zaman:) eyvah, eyvah!
dirán: «¡ay de nosotros!

(o zaman) tehdidimin nasıl olduğunu bileceksiniz.
entonces veréis cómo era mi advertencia...

(o zaman) kimin kitabı sağından verilirse:
aquél que reciba su escritura en la diestra

(o zaman): "Şimdi gerçeği getirdin” dediler.
dijeron: «ahora has dicho la verdad».

"bizi buraya eriştiren allah'a hamdolsun.
dirán: «¡alabado sea alá, que nos ha dirigido acá!

ama biz biliriz onları.
les castigaremos dos veces.

o zamandan beri onu görmedik.
no lo he visto desde entonces.

o zamandan beri onu kimse görmedi.
nadie le ha visto desde entonces.

o zamandan beri burada mısın?
¿has estado aquí desde entonces?