검색어: geliştirdiği (터키어 - 슬로바키아어)

bu ailemin geliştirdiği bir ilaç.
tento liek je špecialita mojej rodiny

ama o geliştirdiği makinanın öldürücü olduğunu bilmiyor.
nevie, že jeho stroj zabíja.

- onlara geliştirdiği şeydeki hataları göstermeye çalışıyordu.
- skúša im ukázať nedostatky v ich návrhu.

richard'ın geliştirdiği türden farklı algoritmalar mı?
líšia sa od typu algoritmu vytvoreného richardom?

ama cennete karşı cehennemin geliştirdiği en güçlü silahtır.
ale je to jedna z diablových najväčších zbraní.... ...vo vojne proti nebu.

İnsanlığı gezegenin ısınmasına karşı geliştirdiği devrimsel bir çözümdür.
je to revolučné riešenie proti otepľovaniu planéty spôsobeného ľuďmi.

tok'ra'nın geliştirdiği ortakyaşam zehrini kullanırsak hayır.
nie, ak použijeme tok'rami vyvinutý jed na symbiontov.

sonuç olarak geliştirdiği teknolojinin kilit noktalarını sadece o biliyordu.
ako výsledok tam boli isté kľúčové aspekty technológie, ktorú vyvíjal, o ktorej vedel len on.

tedavi edici yönünü biliyorum ama hafızayı geliştirdiği asla kanıtlanamamış bir şey.
viem, že má svoj terapeutický význam, ale nikdy sa nedokázalo, že by zlepšovala pamäť.

ama onların, geliştirdiği kültür onların, günlük yaşamda bulduğu şiir alışılmadıktır
ale kultúru už dosiahli. schopnosť vidieť poéziu v dennom živote. je pozoruhodná.

olivia dunham, bilim departmanı'nın geliştirdiği deneylere katılmaya razı oldu.
olivia dunhamová súhlasila, že sa podrobí pokusom ktoré vyvinulo vedecké oddelenie.

pigmentler, hayatın güneşin üçlü ultraviyole ışığını almak için geliştirdiği yollardan birisi.
pigmenty sú jedným zo spôsobov, ktoré si život vyvinul aby sa ochránil pred mocným ultrafialovým žiarením.

annemin son zamanlarda geliştirdiği büyülerden bir tanesiydi. sandığından çok daha fazla güç ister.
to je jedno z neskorších matkiných kúziel, chce o mnoho viac sily ako si myslíš.

gelinciğin küçüklüğünden bu yana geliştirdiği inanılmaz çevikliği çarpışmayı lehine çevirebilmek için ancak yeterli oldu.
neuveriteľná pohyblivosť hranostaja praktizovaná od narodenia mu pomohla k udržaniu rovnováhy na králikovi.

acaba kendi geliştirdiği "teorik"... "kassandra" hastalığına mı yakalandı?
podľahla snáď svojím vlastním teóriám... o cassandra komplexu?

bu arada, bu adamın geliştirdiği teknoloji başarıya ulaşırsa osmanlı petrol kuyularına yaptığımız yatırımlar boşa gitmiş olacak.
medzitým, ten muž vyvíja technológiu, ktorá ak bude úspešná, urobí naše investície v osmanských ropných poliach bezcennými.

olayı doğal bir ayarlama olarak görenlerin her biri ise bunun hangi uzuv parçasını geliştirdiği konusunda farklı görüş ileri sürdüler.
medzi tými, ktorí si mysleli, že ide o prirodzenú adaptáciu, každý mal iný názor o skupine orgánov, z ktorých sa vyvinula.

Ücretli bir stajyer olarak, dell, orada çalıştığı sürece geliştirdiği fikrin şirkete ait olduğunu söyleyen bir madde içeren sözleşme imzalamış.
ako platený stážista, musel dell podpísať súhlas, zahŕňajúci klauzulu, v ktorej sa spomínalo že čokoľvek bude v tej dobe vyvinuté sa stáva intelektuálnym majetkom spoločnosti.

bu, halüsinojenik uyuşturucu kullanımının genel bir özelliğidir ve gençlerin bu tip uyuşturucu kullanımını genellikle deneyimlemekle sınırlı tutup nadiren düzenli kullanım alışkanlıkları geliştirdiği gerçeğini yansıtmaktadır.
toto je bežný hlavný rys užívania halucinogénnych drog a odráža skutočnosť, že mladí ľudia si vo všeobecnosti volia obmedzenie tohto typu užívania drog na experimentovanie a zriedkavo pokračujú v rozvoji foriem pravidelného užívania.

-evet ama şu ana dek geliştirdiğimiz şeylerin biz işi bıraktıktan sonra geliştireceklerimizle ilgisi olamaz değil mi?
jasné, jasné, jasné. ale iba to, čo sme vyvinuli doteraz. všetko, čo vyvinieme po odchode bude patriť nám, je to tak?