검색어: çünkü eğer türkiye ararsam ödemem gerekecek (터키어 - 영어)

Çünkü eğer yakından bakarsanız, göreceksiniz.
because, if you look closely enough, things will begin to appear.

Çünkü eğer düşünürseniz, korku gerçekte budur.
because that's really what fear is, if you think about it.

asla daha önce konuşmayız çünkü eğer konuşursak bunu sahneye taşıyamayız.
we never talk before that because if you talk before, you don't get it on the stage.

asıl amaç bu çünkü eğer kumanda koyarsanız, bir tür uçak yaratıyorsunuz.
yr: that's really the goal, because if you put [in] steering, then you reinvent the airplane.

eğer kahve isterseniz ödemeniz gerekecek. fiyatı da iki buçuk avro.
if you want coffee you have to pay for it yourself. it's two euros 50.

ne zaman ki bip bip bip sesini duydunuz, bir şeyler yapsanız iyi olur demektir, çünkü eğer yaşamak istiyorsanız tıbbi müdehale almanız gerekecek.
and when it goes beep, beep, beep, you better do something about it, because if you want to live you have to get to some medical treatment.

risk almalı, çünkü eğer risk almazsa bizi istediğimiz bir yönde ilerletmiyor demektir.
it should not play it safe, because if it plays it safe it's not moving us in a direction that we want to be.

bunu çözmek istedik, çünkü eğer bunu çözebilirsek hücrelerin direnç kazanmasının önüne geçebilecektik.
and we wanted to figure this out, because if we could figure that out, then we might be able to prevent that resistance from ever happening.

ve bu iyi bir şey, çünkü eğer bir şeyi gerçekleştirmek istiyorsanız, öncelikle onu düşlemeniz gerekir.
and that's a good thing because in order to make anything a reality, you have to dream about it first.

bu sonuç oldukça mantıklıdır çünkü eğer i = j ise aynı adımı dikkate alıyoruz demektir.
this makes sense, because if "i" = "j" then we are considering the same step.

acemi bir dublör için korkutucu bir ekipman. Çünkü eğer üzerine yanlış basarsanız bacaklarınızı kolaylıkla kırar.
it's a frightening piece of equipment for the novice stunt performer, because it will break your legs very, very quickly if you land on it wrong.

aslında böcekler olmadan bu odada bulunuyor olmazdık. Çünkü eğer böcekler tükenirse biz de kısa sürede yok oluruz.
and in fact, without insects, we would not be here in this room, because if the insects die out, we will soon die out as well.

"Çünkü eğer sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar ve kötülük üreten nankörden başkasını doğurmazlar."
"for, if thou dost leave (any of) them, they will but mislead thy devotees, and they will breed none but wicked ungrateful ones.

eğer türkiye üretimde kalite ve verimliliği vurgulayan bu uygulamalara geçerse, doğal taş sektörünün geleceği için önemli bir yatırım yapmış olacak.
if turkey has adopted these applications emphasizing quality and efficiency in production, it will make an important investment in the future of natural stone sector.

bu aslında iyimser bir gözlem çünkü eğer insanlar kültürel yıkımın etmeni iseler bizim aynı zamanda kültürel ayakta kalmayı kolaylaştırabileceğimizi, ve kolaylaştırmamız gerektiğini önermektedir.
that's actually an optimistic observation, because it suggests that if human beings are the agents of cultural destruction, we can also be, and must be, the facilitators of cultural survival.

bu terimi sihirbaz kelimesine tercih ediyorum, çünkü eğer sihirbaz olsaydım bu büyü yapmak için tuhaf hareketler, büyülü sözcük ve efsunlar kullandığım anlamına gelirdi.
now, i prefer that term over magician, because if i were a magician, that would mean that i use spells and incantations and weird gestures in order to accomplish real magic.

ama esas başarımız, müzik grubumuz, çünkü eğer bir bebek doğarsa, müzik çalıyoruz, yani herkes ailemiz ve ailenizle problem yaşamak istemezsiniz.
but the real success of course, is our band -- because if a baby is born, we will play, so everyone's our family and you don't make trouble with your family.

sorun şu ki bir hafta sonra o tarihi tekrar kaydetmek zorunda kaldık; çünkü eğer yapmasaydık, bu tarihin arşivini tutmak için yeteri kadar bant almaya paramız yetmeyecekti.
the problem was that we had to re-tape that history a week later; because if we did not, we could not afford enough tapes to keep archives of that history.

george whitesides: evet, bence olabilir çünkü eğer sistemin oluştuğu bileşenlere bakarsanız ve hassasiyetini ya da istikrarını incelerseniz, bu temele dayanarak muhtemelen bir tür risk değerlendirmesi yapabilirsiniz.
george whitesides: yes, i think you could. because if you look at the components from which the system is made and examine their fragility, or their stability, you can probably build a kind of risk assessment based on that basis.

buna karşılık, ticaret nispeten hızlı, esasen yaratıcı, son derece etkili ve verimli, ve özünde dürüst, çünkü eğer birbirimize güvenmezsek bir değeri uzun süre değiş tokuş edemeyiz.
commerce, on the other hand, is relatively quick, essentially creative, highly effective and efficient, and fundamentally honest, because we can't exchange value for very long if we don't trust each other.