검색어: çok tatlısın (터키어 - 영어)

Çok tatlısın.
that's very sweet of you.

sende çok tatlısın
i am excited to see you on monday

Çok tatlısın çok çekicisin
you're so sweet, you're so beautiful.

sanırım çok tatlısın ve tatlım beni eritince beni eritiyorsun
i think your very cute and sweet you make me melt when i think of you

bende ayni vala arkadaşlar var oturmuşum sen çok tatlısın bik
you're so sweet

bu çok tatlı.
it's very sweet.

bu kek çok tatlı.
this cake is very sweet.

benim arkadasim çok tatlı
my friend is so sweet

ania bana çok tatlı görünüyor.
ania looks very cute to me.

bu elmaların hepsi çok tatlı.
all of these apples are very sweet.

Özledim ben seni çok. seviyorum seni. Çok tatlısın sen. ama biliyorsun? benim janam çok açıyor. bye.
i eat you girl, you are so sweet

bu arada, şimdiden çok tatlı gözüküyorsun.
im: you look so cute already, by the way.

küçük kız kardeşi çok tatlı, değil mi?
his little sister is very cute, isn't she?

İyiyim canim bende çok tatlı bi kizin olmus rabbim. hayırlı güzel bi omur versin insallah
i'm fine, my dear lord dead too sweet a girl. auspicious beautiful bi vertebrae give insallah

gerçekten de o kadar çok tatlı patates yiyorduk ki tatlı patatesler gibi benim rengim de turuncuya döndü.
in fact, we ate so many sweet potatoes i became orange with sweet potato.

sadece çok tatlı olduklarından değil; aynı zamanda ne düşündüklerini ve niyetlerinin ne olduğunu tamamen ifade edemedikleri için.
it's not just that they're damn cute; it's because they can't completely express what they're thinking and what their intentions are.

birden görgüsüz kötü insanlardan biri oluvermiştim. farkında olmadan. trafikte arasıra zikzak çizenleri görürsünüz. Çok tatlı ve hoş gelir.
and i had no idea that i was one of those obnoxious people you occasionally see weaving in and out of traffic, because it was just that smooth.

bu şiiri 1888 yılında, 18 yaşındayken yazdı, ve ben bu şiire bir çeşit çok tatlı feminist bir manifesto olarak bakıyorum bir parça isyan ve bir parça teslimiyet ve pişmanlık içeren.
she wrote this poem when she was 18 years old in 1888, and i look at it as kind of a very sweet feminist manifesto tinged with a little bit of defiance and a little bit of resignation and regret.

miraculin adlı bir glikoprotein, doğal olarak oluşan birşey. hala her yediğimde beni aşırı heyecanlandırıyor, ama diliniz üzerindeki belirli tat reseptörlerini maskeleme gibi eşsiz bir yeteneğe sahip, ekşi tat reseptörlerini maskeliyor, böylece normalde çok ekşi ya da mayhoş tatlı şeyler her nedense çok tatlı oluyor.
it's a glycoprotein called miraculin, a naturally occurring thing. it still freaks me out every time i eat it, but it has a unique ability to mask certain taste receptors on your tongue, so that primarily sour taste receptors, so normally things that would taste very sour or tart, somehow begin to taste very sweet.