검색어: bürokratik (터키어 - 영어)

adı da bürokratik yönetim makinesi.
it's called the bureaucratic administrative machine.

İşte bu çağ, bürokratik öncesi çağ idi.
so this was the pre-bureaucratic age.

ancak, yapı bazı bürokratik nedenlerden ötürü kullanılmamaktadır.
however, it is used due to some bureaucratic reasons.

bürokratik olsa ne kadar güzel olur demeye çalışıyorum.
i would be great if it was bureaucratic.

setimes: romenler ab fonları alanını çok karmaşık ve bürokratik görüyor.
setimes: romanians see the eu funds field as very entangled and bureaucratic.

okullar daha sonra bu bürokratik yönetim makinesinin parçaları olacak insanları üretecekti.
the schools would produce the people who would then become parts of the bureaucratic administrative machine.

atama sürecinin, siyasi ve hatta dini unsurlarla bürokratik çekişmelerle bozulduğu düşünülüyor.
at issue is an appointment process which has become mired in bureaucratic squabbling, with political and possibly even religious overtones.

ama bürokratik engellerle karşılaştım ve bu da ortağımın ülkeden gitmesine ve yatırım yapmamasına yol açtı.
but i faced many bureaucratic challenges which made my partner leave the country and not invest.

bu dönem, bürokratik çağ öncesi idi, herşeyin yerel olmak zorunda kaldığı bir çağ.
this was the pre-bureaucratic age, an age in which everything had to be local.

avusturyalı ve alman iş adamları hırvatistan'da iş yaparken zorlu bürokratik engellerle karşılaşmaktan şikayetçiler.
austrian and german businessmen complain about having to confront steep bureaucratic hurdles when doing business in croatia.

Önümüzdeki süreçte bürokratik engellerin kaldırılması ve izin süreçlerinin hızlandırılması ile daha fazla üretim yapabilir, ihracatımızı da artırabiliriz.
in the next period, we can produce more and increase our exports with the removal of bureaucratic obstacles and acceleration of permit process.

morina, yasayı, başka bir bürokratik mekanizma olarak nitelendirdiği bir tarihi merkez bürosu kurulmasını öngörmekle eleştiriyor.
morina criticised the law for stipulating that a bureau for the historic centre should be created, which she called another bureaucratic mechanism.

dokuz güneydoğu avrupa ülkesinde katılımcıların çoğu, ülkelerinde iş ortamını en olumsuz yönde etkileyen etkenin bürokratik sorunlar olduğunu söyledi.
the majority of respondents in nine of the see countries pointed to inefficient government bureaucracy as the most problematic factor for doing business there.

birdenbire, her türlü ulaşım, seyahat ve bilgi mümkün oldu ve bu da, bu adı vermeyi seviyorum, bürokratik çağı doğurdu.
suddenly, all sorts of transport, travel information were possible, and this gave birth to, what i like to call, the bureaucratic age.

hakay, "Şirket kumak için izinler ve ruhsatlar almamız gerekiyor ve yeni mali numaralarla bürokratik işlemlerle başa çıkmak sorun haline geldi.
"we need permits and licenses to open a business and with the new fiscal numbers it has become a challenge to deal with bureaucratic procedures.

açık kaynak üretimi bize gösterdi ki, linux ve mozilla gibi birinci sınıf yazılımlar, bizim bildiğimiz şekliyle şirketlerin bürokratik yapısı ve pazarların teşviği olmadan da yaratılabilir.
open source production has shown us that world-class software, like linux and mozilla, can be created with neither the bureaucratic structure of the firm nor the incentives of the marketplace as we've known them.

arnavutluk'ta bürokratik işlemleri kısaltmak ve yolsuzluğu ortadan kaldırmak amacıyla yeni kurulan ulusal kayıt merkezi, yeni işletmeler için düzene sokulmuş bir gün tescili sunuyor.
in an effort to shorten bureaucratic procedures and eliminate corruption, albania's recently founded national registration centre offers a streamlined day registry for new businesses.

fakat ortalamada bir yıldan uzun süren, kafka romanlarındakine benzer bürokratik süreç ve kişi başına 500-600 avroyu bulan başvuru ücretleri, bu işi oldukça zor kılıyor.
the process is a labourious, kafkaesque nightmare of red tape and application fees, taking, on average, more than a year and costing between 500-600 euros per person.

adalet ve kalkınma partisi (akp), merkezi bürokratik yetkilerin önemli bir bölümünün yerel makamlara devredileceği yönünde söz vererek, amerikan tarzı yönetimin sinyallerini verdi.
the justice and development party (akp) is promising to transfer a significant number of centralised bureaucratic functions to local authorities, paving the way for an american-style government.

ancak laceviç, saraybosna ekonomik bölge kalkındırma dairesi (serda) ile temasa geçmeseydi, salonuna ruhsat alması için gereken bir yığın bürokratik işlemin tam bir bela olacağını söylüyor.
but lacevic said that if she did not have a contact in the sarajevo economic region development agency (serda), it would have been a headache to figure out the mountains of paperwork required to register her salon.