검색어: ben böyle değildim yaşarken oldum abi (터키어 - 영어)

durum böyle değil.
that is not the case.

daha önce böyle değildi."
it was not like this before," matic sighs.

ama aslında durum böyle değildi.
but this was not the case.

gittik gördük yani, böyle değil.
we have been there. it is not true.

ama artık ideal lider böyle değil.
but that's not what an ideal leader is like now.

ancak namazlarını devamlı kılanlar böyle değildir.
and are constant in their prayer;

ama dünyanın kalan çoğunda durum böyle değil.
but in most of the rest of the world, that's not the case.

ama gerçek hayati dusunurseniz, bu hiç de böyle değil.
but if you think about real life, it's not like that at all.

ancak allah'ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir.
apart from those to whom god is kind.

tutku böyle yerlerde can bulur. hep böyle değil midir?
passion lives here. isn't it always true?

pazarlama açısından bakıldığında bunu anlamak mümkün fakat kullanıcı açısından durum böyle değil.
it is understandable from the marketing viewpoint, but too bad for the user.

avrupa’da İtalya'da böyle değil diye biliyorum öyle duydum.
i have heard that it's not like this in italy in europe.

İnsanlarda böyle değildir: bir kolu kesersiniz, bir bacağı kesersiniz; bir daha büyümez.
not so in human beings: you cut off an arm, you cut off a leg -- it doesn't regrow.

"davos'ta, birisinin kapitalizmin alternatifi olmadığını söylediğini duydum, ama sırbistan'da böyle değil.
"i heard that in davos, somebody said that capitalism doesn't have an alternative but this is not the case in serbia.

sırpça, kosova'nın tamamında resmi dil olsa da, romanca, türkçe veya boşnak dillerinde durum böyle değil." dedi.
the serb language is an official language in the entire territory of kosovo, but this is not the case with the roma, turkish or bosnian language," he told setimes.