검색어: ben uzak duruyorum (터키어 - 영어)

bundan uzak duruyorum.
i'm staying out of it.

katı olmasına rağmen uzak duruyorum.
even though it's solid, i'm standing away.

o içkiden uzak duruyor.
she abstains from drinking.

ben uzakta bir ışık gördüm.
i saw a light far away.

ben uzaktayken çalışmaya devam et.
keep on working while i'm away.

o her zaman kitlelerden uzak duruyor.
he always stands aloof from the masses.

ben uzaktayken kız kardeşim köpeğe baktı.
my sister took care of the dog while i was away.

cukanoviç dokunulmazlığı nedeniyle mahkemeden uzak duruyordu.
he has been avoiding trial because of his immunity.

İnsanlar, elit sanat ve eleştiriden uzak duruyorlar.
people are staying away from elite art and criticism.

umuyorum ki en azından yetişkinler kirli sudan uzak duruyorlardır.
i'm hoping that maybe the adults are avoiding that dirty water.

o adam biraz uzak duruyordu, ama o tom'un bağırdığını duyunca döndü.
that man was standing a little ways away, but he turned when he heard tom shout.

Öğrenciler grup olarak olarak bunlardan uzak duruyor, üniversiteler sanat ve beşeri ilimlere yatırım yapmıyor.
students are staying away in droves, universities are disinvesting in the arts and humanities.

kilise, siyasetten ciddi ölçüde uzak duruyor - ki bu tutum, kilisenin sivil hayatla ilişkisini de sınırlıyor.
the church remains aloof from politics to a considerable degree – a stance which limits its involvement in civic life.

ey resulüm, yoksa bu hizmetlerine karşılık sen onlardan bir karşılık istiyorsun da, bu, kendilerine ağır geldiği için mi senden uzak duruyorlar?
(do they disbelieve because) you asked them for payment?

"senin tanrılarımızdan biri tarafından çarpıldığını söyleriz," dedi ki: "allah'ı tanık tutuyorum, siz de tanık olun ki ben uzağım sizin ortak koştuğunuz "
"all that we say is that some of our gods (false deities) have seized you with evil (madness)." he said: "i call allah to witness and bear you witness that i am free from that which you ascribe as partners in worship,