검색어: beni çağırıyor (터키어 - 영어)

Çağırıyor
calling

onlar, ateşe çağırıyor.
unbelievers do (but) beckon you to the fire.

hizmetçileri aracılığıyla herkesi çağırıyor:
she hath sent forth her maidens: she crieth upon the highest places of the city,

bir döngünün yinelenmesinde jenerasyonu çağırıyor.
an iteration of the loop is called a generation.

türkiye libya'yı şiddetten kaçınmaya çağırıyor.
turkey urges libya to avoid violence.

radocaj, okulları kampanyaya katılımı sürdürmeye çağırıyor.
she is urging schools to continue applying for participation in the campaign.

eğitimci ebeveynleri "alıcı gözle bakmaya" çağırıyor.
he urges parents to adopt a "buyer beware" attitude.

[anlaşılmıyor] beni dışarı çağırıyorlar.
[unclear] they called me out here.

şimdi beni yerel örümcek adam diye çağırıyorlar
now, they call me the local spiderman.

bu nedenle beni örnek almaya çağırıyorum sizi.
wherefore i beseech you, be ye followers of me.

ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz.
how is it that i call you to salvation while you call me to the fire!

"beni koç olarak Çağırıyorlar" adlı kitabımda bahsediyorum,
i mention in my book, "they call me coach."

ben sizi kurtuluşa dâvet ederken, siz tutup beni ateşe çağırıyorsunuz!”
how (strange) it is for me to call you to salvation while ye call me to the fire!

nedir bu hal? ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz.
[think,] what makes me invite you to deliverance, while you invite me toward the fire?

ey kavmim, neden ben sizi kurtuluşa çağırdığım halde siz beni ateşe çağırıyorsunuz?
"and o my people! how (strange) it is for me to call you to salvation while ye call me to the fire!

"ey halkım, neden ben sizi kurtuluşa çağırırken siz beni ateşe çağırıyorsunuz?"
"and o my people! how (strange) it is for me to call you to salvation while ye call me to the fire!

nedir başıma gelen? ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz."
[think,] what makes me invite you to deliverance, while you invite me toward the fire?

‹‹niçin beni ‹ya rab, ya rab› diye çağırıyorsunuz da söylediklerimi yapmıyorsunuz?
and why call ye me, lord, lord, and do not the things which i say?

(zira) onlar ateşe çağırıyorlar.
unbelievers do (but) beckon you to the fire.