검색어: bilmiyorum belki seni özledim (터키어 - 영어)

seni özledim
i miss you my love

seni özledim.
i missed you.

seni özledim anne.
every single minute i'm missing you

aşkım seni özledim
i miss you my love

ben de seni özledim.
i've missed you, too.

ah aşkım seni özledim
i miss you my love

" ("seni özledim, karım.
" ("i miss you, my wife.

bilmiyorum, belki de öyledir. kim bilir?
i don't know. maybe. who knows?

bilmiyorum, belki de o, sizin için bir fitnedir.
i do not know (why god has commanded me to warn you of the torment).

bilmiyorum. belki, katillerin önceden plan yapmadığını düşünüyorlardır??
i don't know. maybe they think that, uh, killers don't plan ahead?

mustafa konuşabilir seni özledim iyi davranıyordun ki sen yok bu
mustafa please speak we were being so good i miss you you no that

bilmiyorum, belki de o, sizin için bir fitnedir. belirli bir süreye kadar bir nimetlendirmedir.
"i know not but that it may be a trial for you, and a grant of (worldly) livelihood (to you) for a time."

ve mesajın biri diyor ki, " hey, o benim, seni özledim.
and a message saying, "hey, it's me. i miss you.

Çünkü yaptığım şeylerin bir gün belki seni bir şekilde tehdit edebileceğini bilemedim.
for i never had an inkling that perhaps the things i do might someday, somehow threaten you.

"hiç bilmiyorum; belki sizin için bir test ve belli bir süreye kadar bir hoşlanma vesilesi olur."
"i know not but that it may be a trial for you, and a grant of (worldly) livelihood (to you) for a time."

ne olsa eksiğin sadece bir puan belki senin için bir ek kontenjan açarlar.
you know, it's just one point. i mean, maybe she'll let you in if that slot's still there."

bilmiyorum, belki de o (azabın ertelenmesi), sizi denemek ve bir zamana kadar sizi (imkanlardan) faydalandırmak içindir.
"i know not but that it may be a trial for you, and a grant of (worldly) livelihood (to you) for a time."

birseyin yanlis oldugunu nasil biliyorsun? belki senle ben ayni fikirde degiliz.
how do we know that it's wrong? maybe you and i disagree.

göğsünü kabart, yalnızca gözlerinin içine bak ve belki senle mücadele etmek istemez."
puff up and just look it in the eye and it may not want to fight you."

"rabbim, belki senin bahçenden daha iyisini bana verir ve olur ki bahçene gökten bir felaket gönderir de kupkuru bir toprağa dönüşür.
"it may be that my lord will give me something better than thy garden, and that he will send on thy garden thunderbolts (by way of reckoning) from heaven, making it (but) slippery sand!-