검색어: bu kalbim senindir sadece sen varsin (터키어 - 영어)

bu sadece sen ve ben.
it's just you and me.

eğer bu yüzden sadece sen ve ben görebilirsiniz onun
why you have this only you and me can see his

hayatımda sadece sen varsın...
there's only you in my life ...

sadece sen olduğun için seviliyorsun.
you're loved for just being you.

her neyse sadece sen kimsin?
just who are you anyway?

kalbim senin
my heart is, and always will be, yours.”

hâlâ burada olanlar sadece sen ve emet'sin.
you and emet are the only ones still here.

kalbim seni sert sikeyim
i like u so much my sweetheart

sanırım sadece sen varsın ama sana sahip olduğumuz için mutluyuz
i am using a translator so forgive me if its incorrect

o sadece seninle dalga geçiyor.
he's just kidding you.

belki sadece kalbimizin sesini dinliyoruz.
maybe we just follow our gut.

dedim ki, "neden sadece sen istediğinde var olan bir anten yapmıyoruz?"
i says, "why don't we make an antenna that only exists when you want it?

biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
and we have not sent you (o dear prophet mohammed – peace and blessings be upon him) except as a herald of glad tidings and warnings.

sadece seninle tartışmak için bunu söylediler. onlar gerçekte, kavgacı bir toplumdur.
they cite not him to thee, save to dispute;. nay, but they are a people contentious.

bu kalp ölümden daha kuvvetli atıyor.
this heartbeat is louder than death.

bence bu, kalp cerrahlarının geleceği.
and this, i think, is really the future for heart surgeons.

daha da ileri gidecek olursak, bu kalp.
and to take that even further, this is a heart.

bu kalbimin derinliklerinde yaşayan bir hikaye ve onu sizinle paylaştığım için gururluyum.
it's a story that lives deep in my heart, and i'm proud to share this with you.

bulduğum en güzel şey ise en azından benim en güzel bulduğum kitabımda, bu kalp kapakçığı
so, the most beautiful thing i found -- at least what i think is the most beautiful -- in the book, is this heart valve.

yahut altundan bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. ama, sen üzerimize, okuyacağımız bir kitap indirmedikçe senin sadece göğe çıkmana da inanmayız!
"or you have a house of adornable materials (like silver and pure gold, etc.), or you ascend up into the sky, and even then we will put no faith in your ascension until you bring down for us a book that we would read."