검색어: bulundugu (터키어 - 영어)

icinde ilce olarak bulundugu aude ilininin merkezi olan carcassonne sehrinden nüfus olarak biraz daha buyuktur.
it is marginally the largest commune in aude, although the prefecture is the slightly smaller commune of carcassonne.

bu guangdong un en buyuk meydanlarindan birinin fotografi -- ve burasi koylerden gelen iscilerin bulundugu yer.
this is a shot in one of the biggest squares in guangdong -- and this is where a lot of migrant workers are coming in from the country.

dusunmeye basladim, peki, biz insanogludun bulundugu asirlarda yasiyoruz: tas devri, ve demir cagi, ve bakir cagi.
so i started thinking, well, we live in all these ages of man: the stone age, and the iron age, and the copper age.

alınan diğer tedbirler arasında projelerin türk eximbank'ı tarafından finanse edilmesinin yanı sıra pentagon yeniden İnşa ve İnsani yardım dairesine bir temsilci atanmasinin da bulundugu bildiriliyor.
other measures reportedly include possible financing of projects by turkish eximbank, as well as appointment of a representative to the pentagon's office of reconstruction and humanitarian assistance.

İnsan hakları derneği tarafından gecenlerde yayınlanan rapora göre, mayınlarla ilgili olaylarda aralarında asker, sivil ve çocukların da bulundugu 82 kişi hayatını kaybederken, 155 kişi de sakat kaldi.
according to a recent report by the human rights association, 82 people -- including soldiers, civilians and children -- have lost their lives and 155 people were disabled in incidents involving the mines.

simitis, yalnızca iki eski üyenin bulundugu yeni ekibine, "yeni demokrasi'nin silahlarını seçimlerden önce birer birer ortadan kaldirmaliyiz," dedi.
"we must destroy the weapons of new democracy one by one before the elections," he told his new team, which includes only two members left over from the old guard.

aralarında devlet başkanı alfred moisiu ile başbakan fatos nano'nun da bulundugu tiran'da üst düzey yetkililerle müzakereler yapan rumsfeld, arnavutluk'un abd'yle ülkelerin vatandaşlarını uluslararası ceza mahkemesine gönderilmekten koruyan karşılıklı anlaşmayı imzalayan ülkeler arasında yer almasından dolayı teşekkür etti.
in talks with senior officials in tirana, including president alfred moisiu and prime minister fatos nano, rumsfeld expressed appreciation for the fact that albania was among the countries to sign a reciprocal agreement with the united states, barring citizens from extradition to the international criminal court.