검색어: evet, ama biraz eski resim (터키어 - 영어)

evet, ilginç -- ama biraz tehlikeli.
yeah, interesting, but a little dangerous.

ama biraz sabır gerektiriyor.
but it takes some persistence.

fena değilim. ama biraz yorgunum.
not bad. but i'm a little tired.

ve ikinci soru ilkiyle bağlantılı ama biraz farklı.
and the second question is related, but slightly different.

yani biraz eskiyi andırıyor.
i mean, it's a little old.

evet ama çocuk haklarına girer
yes, but it's child rights.

yani bir çeşit doğuştan liderdin, ama biraz isyancımıydın, ya da nasıl
so you were kind of a -- you were a natural leader, but just a bit of a ... were you a rebel then, or how would you ...

"evet, ama şu anda yaz" dediler.
they said, "yes, but it's summertime."

ama biraz değişik düşünsek, ve bunlardan göndersek, herkes yerinde kalır.
but by thinking differently, and shipping these, people can stay put.

onu beğendim bizim de türkiye tişörtlerimiz var. ama biraz kalabalıktı unuttum
i like it. we have also turkey t-shirts. i forgot it due to the crowd.

yapmanızı istediğim şey de tam olarak bu, ama biraz değişik olarak. birleştireceksiniz.
so that's exactly what i'm going to ask you to do, but in a slightly different way. you're going to combine it.

ama onlar "hayır, ama kimseye göstermiyorlar" dediler ama biraz çıtlattılar.
but they said, "no, but don't show anyone," but they slipped up.

ama biraz daha ucuzundan da olsa, herkes gönlümden kopan bir hediye alacak”, diyor.
"but everyone will get something, a bit cheaper, but from the heart."

ama biraz sonra o ot kurur, sapsarı kesildiğini görürsün. nihayet bir ot ufantısı haline gelir.
and in the hereafter is severe punishment and forgiveness from allah and approval.

bence insanlar modernleşmiş yeri gezmektense, biraz eski çağda kalmış bir yeri gezmeyi daha tercih ederler gibi geliyor bana.
i think people prefer to travel the places from ancient civilization instead of travelling the modernised places.

cp: evet. ama yine de bu konuda ne düşüneceklerini bilmiyorlardı.
cp: yeah. they still didn't know what to think of that though.

bir yağmur misali ki, çıkardığı bitkiler çiftçilerin hoşuna gider. ama biraz sonra o ot kurur, sapsarı kesildiğini görürsün.
here is a similitude: how rain and the growth which it brings forth, delight (the hearts of) the tillers; soon it withers; thou wilt see it grow yellow; then it becomes dry and crumbles away.

yani o uzak doğu kültürü hakikaten, keşke imkân olsa daha sık seyahat edebilsek; ama biraz da maddi yönü var, uzak olduğu için.
i mean, the far east culture is unique. i wish i had an opportunity to visit these places more often, but there are material aspects as it is far away.

ahizeyi kaldırıyorsunuz, çevir sesini duyuyorsunuz, ama biraz uyduruk bir ses. Çevir sesinin wav dosyası halinde kaydı, sadece dünyanın sonunun gelmediğinden emin olmanız için.
so you can pick up the phone, you hear a dial tone, but its just a fake-out. it's a wav file of a dial tone, just to reassure you that the world hasn't ended.

romantik, evet, ama daha da önemlisi bu insanların her birinin bireysel çabalarının bir fark yarattığını göstermek adına çok önemli.
romantic, yes, but most importantly, it's about trying to get people to realize that every one of your individual efforts makes a difference.