인적 번역의 예문에서 번역 방법 학습 시도.
전문 번역가, 번역 회사, 웹 페이지 및 자유롭게 사용할 수 있는 번역 저장소 등을 활용합니다.
yasada telefon ve İnternet operatörlerinin haberleşmeleri izleyip kayıt tutması ve bunların mahkeme emri olmaksızın polis ve güvenlik teşkilatları tarafından her an ulaşılabilir olmasını gerektiriyor.
it requires telephone and internet operators to monitor communications and maintain records, which can be accessed at any time by police and security services, without a court order.
kaplanoğlu, btk onbinlerce siteye yaptığı gibi, web sitelerini mahkeme emri olmadan kapatabildiği için bir "sansür sisteminin" zaten mevcut olduğunu söylüyor.
he says a "censorship system" is already in place, since btk can shut down websites without a court order, as it has done with tens of thousands of sites.
16 aralık itibariyle, içişleri bakanlığı yasadışı silahların gizlendiğine inandığı her yere, gerekirse elinde mahkeme emriyle girmek için ciddi bir operasyon başlatacak.
as of 16 december, the ministry of interior has a serious intention to enter everywhere, with a court warrant if it is necessary, if it believes illegal weapons are hidden there.
arnavut hükümeti yayınevine -belina h yayınevi- telif hakları ihlalinden 750 avro para cezası vermesine ve arnavutluk kültür bakanlığı da yayınevine dava açmasına karşın, yetkililer kitaba el konması için mahkeme emri istemedi.
the albanian government fined the publisher -- belina h pubishing -- 750 euros for a copyright violation and albania's ministry of culture took it to court, but the authorities have not sought a court order to confiscate the book.
ancak mahkeme, makedonya'nın üçüncü maddede talep ettiği yasal çareyi -yunanistan'ın anlaşmayı gelecekte de ihlal etmesini önleyecek bir mahkeme emri- reddetti.
the court however, rejected the legal remedy -- a court order to prevent greece from violating the accord in the future -- that macedonia sought in the third point.
ve ulusal televizyon kanalı yayına girmesine beş dakika kala men edildi. bir filmmiş gibi, mahkeme emri haber masasının üstüne konuldu ve haber spikeri de şaşkın "bu daha önce hiç olmamıştı. Şimdi ne yapacağız?" diye sordu.
and the national tv station was injuncted five minutes before it went on air, like out of a movie: injunction landed on the news desk, and the news reader was like, "this has never happened before. what do we do?"
1997'de, tuşar gandi bir bankanın kasasında bulunan ve mahkeme emriyle alabildiği bir kabın içindeki külleri allahabad'da sangam'da suya döktü.
in 1997, tushar gandhi immersed the contents of one urn, found in a bank vault and reclaimed through the courts, at the sangam at allahabad.
başbakan ve iktidardaki merkez sağ bulgaristan'ın avrupalı gelişimi için halk (gerb) partisinin lideri, "bütün dinlemeler, yasaların öngördüğü üzere savcılık ve mahkeme emriyle yapılmıştır." diyerek şöyle devam etti: "bakanlar, işlerini sürekli izlendiklerini bilerek yapmalılar."
"all spying is done with a prosecutor's and court warrant, as provided by law," the prime minister and leader of the ruling centre-right party citizens for the european development of bulgaria (gerb) said. "ministers must work knowing they are watched all the time."
연관성이 낮은 일부 인적 번역은 숨겨져 있습니다.
연관성이 낮은 결과 표시.