검색어: iyi ki tanışma şansımız olsu (터키어 - 영어)

iyi ki dogdun
happy birthday to you

iyi ki seni tanıdım
glad i got to know you

iyi ki bunu bana söyledin çok güzel
i'm glad you told me that, very nice

benim birtanem canim yegenim iyi ki
my sweetheart

ama iyi ki yapmışım, çünkü turuncu renk bana hiç yakışmaz.
but good thing i did, because i don't look good in orange.

İyi ki doğdun!
happy birthday!

karmaşık tepkimelere girebilir. ne iyi ki bunların bazıları mimarlıkla ilgili.
it can undergo complex reactions, some of which are happily architectural.

İyi ki kimse ıslanmadı.
luckily nobody got wet.

biliyor musunuz? bu o kadar iyi ki Çocuklar için bir marşmelov kitabı istiyoruz
you know what? this is so good that we want a marshmallow book for children.

İyi ki doğdun, muiriel!
happy birthday, muiriel!

İyi ki, hiçbir yolcu yaralanmadı.
fortunately, no passengers were injured.

her yere cam sıçradı - iyi ki arkamı dönmüşüm. hepsi arkamda oldu. 5 metre kadar mesafedeki
and the glass -- luckily i turned around -- i had it all in my back and i was about 15 feet away.

İyi ki artık belli bir yaşa geldim de seyahat edemediğimi bahane edebiliyorum.
luckily, i'm old enough that i can complain i can't travel.

o kadar iyiydi ki, o ana kadar gerçek bir foie gras yemedeğimi düşünüyorum.
so much so that i don't think i had ever really had foie gras until that moment.

setimes'a konuşan seyret, "İyi ki olmuş.
"it's a good thing he was caught," seyret told setimes.

ve şaşırtıcı bir şekilde, bu siteyi kullananların çevirileri, daha başlangıç seviyesinde olmalarına rağmen, profesyonel çevirmenlerin çevirileri kadar iyi, ki bu çok şaşırtıcı.
but perhaps more surprisingly, the translations that we get from people using the site, even though they're just beginners, the translations that we get are as accurate as those of professional language translators, which is very surprising.

daha sonrasında tanışma şansını bulacağım kişiler için, lütfen "aman tanrım, gerçek hayatta çok daha fazla kısasın." demekten kaçının.
for those of you who i'll be fortunate enough to meet afterwards, you could please refrain from saying, "oh my god, you're so much shorter in real life."

bu yeni verileri, zaman içinde görülme sıklığı bilgisini kullanarak doğru mu diye bakabiliriz. görünüyor ki-- bence iyi ki de böyle-- görünüyor ki bunlar doğru orantılı.
by using this new data, using this information about prevalence over time, we can actually test that. and so it seems to be -- fortunately, i think -- it seems to be the case that these things are positively related.

22 yaşındaki svetozar setimes'a verdiği demeçte, "clapton'ın soundu o kadar iyiydi ki cd dinliyoruz sandık, performansı o kadar kaliteliydi." dedi
"clapton sounded so good, it was like playing a cd, that's how quality the performance was," svetozar, 22, told setimes.