검색어: paylaşmak (터키어 - 영어)

paylaşmak
share

diğer firmalarla paylaşmak için
to share with other companies

ve bunu da paylaşmak istiyorum.
and i also want to share this one.

birbirimizle hikayelerimizi paylaşmak istedik.
we wanted to share our stories with each other.

odamı tom'la paylaşmak istemiyorum.
i don't want to share my room with tom.

bu parçayı sizinle paylaşmak istiyorum.
so i would like to share this piece with you.

aslında bugün sizlerle paylaşmak istediğim
and it was while i was doing my ph.d.

sizinle kısa bir hikaye paylaşmak isterim.
and i would like to share one short vignette.

ama yapacağı şey belli, veriyi paylaşmak.
but what's it's doing is sharing data.

bugün sizinle o hikayeyi paylaşmak istiyorum.
i would like to share that story today.

bunu paylaşmak, eğitim uçuşları yapmak istiyorum.
i want to share it, to do formation flights.

ed: bu sözü sizinle paylaşmak için can atıyordum.
ed: i've been looking forward to sharing that quote with you.

bunu ayrıca, diğer insanlarla paylaşmak için yapıyoruz.
also, we do it in order to share with other people.

bir yabancı ile otel odasını paylaşmak zorunda kaldı.
he had to share the hotel room with a stranger.

bir hikayem var, sizinle paylaşmak istediğim bir hikaye.
i have a story, a story that i would like to share with you.

bu kenya'daydı ve sizinle onu paylaşmak istiyorum.
it was in kenya, and i want to share it with you.

ve bunu yaptığında, onların hissettiklerini paylaşmak zorunda kalacaksın.
when you do that, you're forced to feel what they feel.

ama bu olay, insanların karalamalarını paylaşmak istememelerine katkı sağlıyor.
but that does contribute to people not wanting to share their doodles.

beni böyle düşünmeye sevkeden iki anektodu sizinle paylaşmak istiyorum.
now i've been influenced in this thinking by two anecdotes that i want to share with you.

geriye dönüş veya dönüşümle ilgili kişisel bir öykü paylaşmak istiyorum.
so i want to share with you a personal story about a turnaround or a transformation.