검색어: sebebiyle (터키어 - 체코어)

haksızlıkları sebebiyle onları yıldırım çarptı.
a zasáhl je blesk za nespravedlnost jejich.

"hangi günah sebebiyle öldürüldü? diye.
pro jakou vinu byla utracena,

kâfirlikleri sebebiyle allah onlara lânet etti.
však nikoliv!

açma işlemi beklenmeyen bir hata sebebiyle başarısız oldu.
rozbalení selhalo kvůli neočekávané chybě.

biz onları, yoldan çıkmaları sebebiyle böylece deniyorduk.
a takto jsme je v pokušení uváděli za to, že byli nespravedliví.

tarz, özyineli referanslar sebebiyle '% 1' den kalıtım alamaz
styl nelze zdědit z '% 1' kvůli rekurzivním odkazům.

Çünkü kâfirlikleri sebebiyle buzağıya tapma sevgisi iliklerine işlemişti.
a byla srdce jejich napojena teletem za nevíru jejich.

söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar!
nechť jsou jejich ruce spoutány okovy a nechť jsou prokleti za to, co říkají!

ama onlar bizzat yaptıkları zulümler sebebiyle asla ölümü temenni etmezler.
ale oni si ji nikdy nebudou přát kvůli tomu, co provedly již předtím ruce jejich.

İşte fâsıklıkları, yoldan çıkmaları sebebiyle onları böyle imtihan ediyorduk.
a takto jsme je v pokušení uváděli za to, že byli nespravedliví.

rableri de onlara: "Öyleyse inkârınız sebebiyle azabı tadın!" der.
a řekne pán: "ochutnejte tedy trest za to, že jste nevěřící byli!"

zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal-mülk sebebiyle) şımarmıştı.
zajisté na zemi žil s rodinou svojí pln radosti

artık allah yolunda savaş. sen, kendinden başkası (sebebiyle) sorumlu tutulmazsın.
bojuj na stezce boží, vždyť neponeseš břímě jiné než své vlastní!

allah iftiraları sebebiyle onları cezalandıracaktır. [4,119; 5,103; 10,59]
avšak on je odmění za to, co si vymýšlejí.

kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi.
a těm, kdož chtějí, je dovoleno, aby bojovali kvůli tomu, že jim bylo ukřivděno.

"bu sebeple burada bugün onun bir acıyanı yoktur."
pročež nemá zde dnes přítele vřelého,