검색어: aydınlatıyor (터키어 - 포르투갈어)

bizi aydınlatıyor.
está a instruir-nos.

odayı aydınlatıyor.
ilumina o ambiente.

"her yeri aydınlatıyor
"cai sobre tudo

medusa onu aydınlatıyor.
la méduse ilumina-o.

# işığı... #..bizi aydınlatıyor.
a luz que brilha sobre nós.

sadece grafitiyi aydınlatıyor.
apenas luzes mostrando os grafites.

kurtarıcımız, karanlığı aydınlatıyor.
o nosso salvador ilumina a escuridão.

- bir bak, nereyi aydınlatıyor?
continuará a ser um macho. não continuará nada.

Şu anda bu salonu aydınlatıyor.
está a iluminar esta sala.

...hâlâ başkalarını aydınlatıyor olurlar.
... continuam a brilhar para toda a gente.

alnının durumunu da aydınlatıyor bu.
isso explicaria a testa.

ama şimdilik sadece odamı aydınlatıyor.
mas por agora, só ilumina o meu quarto.

güneş aydınlatıyor kentucky'deki evimi
o sol brilha forte na minha velha casa no kentucky

bir ışık kuyusu yırtıcı bir hayvanı aydınlatıyor
um raio de luz ilumina um animal selvagem.

alnında yanan bir enerji her şeyi aydınlatıyor.
É uma energia que nos atinge entre os olhos e somos iluminados.

peki, cherie' nin gülümsemesi odayı aydınlatıyor.
a cherie tem um sorriso que ilumina uma sala.

bir an geliyor ve bir fikir zihninizi aydınlatıyor.
e de repente algo me golpeou na testa...e foi uma visão...

benimle olduğu karanlık evlilik yolunda onu aydınlatıyor.
ajuda-a a ver a luz na escuridão de se ter casado comigo.

"link enerjisiyle dans pistini aydınlatıyor." size söylemiştim.
"ele varre o chão com a sua energia."

ay gerçekten orada ve bizi gözetliyor ışığı yüzünü aydınlatıyor.
naomi, a lua está mesmo lá fora a espiar-nos, com a luz a bater-te na face e nesta bagunça.