검색어: konduğu (터키어 - 포르투갈어)

ağırlıkların konduğu kasanın.
a chave do cofre, onde estão os pesos.

evet, teşhis konduğu gün.
sim, no dia do diagnóstico.

- ya ayakların konduğu yerde?
- e no bagageiro?

raptiyelerin nereye konduğu da önemli.
e também vendo onde os pinos estão.

bir radyo iletimi için konduğu kesin.
com certeza que está programado para emitir uma transmissão.

burası cesetlerin konduğu ambar değil!
isto não é um armazém para carne humana!

paranın ve konduğu yerlerin kaydını tutuyorlar.
têm o registo do dinheiro e da sua localização.

- Şu şeylerin konduğu dolap değil mi--
- não é onde guardam...

bana ilk kanser teşhisi konduğu zamanı hatırlıyorum.
lembro-me quando me foi diagnosticado cancro.

anneme teşhis konduğu gün hayatımın en kötü günüydü.
o dia em que a minha mãe foi diagnosticada foi o pior da minha vida.

benimkisi sadece mektupların konduğu sıkıcı bir posta kutusu.
a minha não tem piada, é só um lugar para por cartas.

r75 konduğu yerden çıktı, imha protokolü uygulamak zorunda kaldık.
o r75 escapou do recipiente e tivemos de executar o protocolo de despejo.

Çiftin, sarılırken görüntülenmiş fotoğrafları için, 250.000 sterlin ödül konduğu doğrulandı.
um quarto de milhão de libras foi o que se pagou pelas fotografias que mostram o casal abraçando-se.

-yeni komşumuz. başına... ödül konduğunu söylemiştin.
disse que havia um preço pela cabeça do vizinho.