검색어: petrol (터키어 - 프랑스어)

petrol
pétrole

petrol endüstrisi % 17
industrie pétrolière 17 %

petrol ve benzin İşleme
peintures et revêtements

petrol ürünleri sektöründe bir birleşme
concentration dans le secteur des produits pétroliers

avrupa denizlerinde kaza sonucu oluşan petrol sızıntıları
déversements accidentels de pétrole dans les mers européennes

ayrıca, yüksek petrol fiyatları da sonuçları etkileyebilir.
de même, le prix élevé du pétrole pourrait aussi affecter les résultats.

kömür, linyit ve türevleri ham petrol ve petrol ürünleri
charbon, lignite et produits dérivés pétrole brut et produits pétroliers

fransız petrol ürünlerisektöründeki iki ana şirketinfaaliyetlerinin birleşmesi birçokpazarda hakim durumyaratacaktı
la fusion des activitésdes deux acteursmajeurs du marchéfrançais dans le secteurdes produits pétroliersaurait entraîné lacréation de positiondominante dansplusieurs marchés.

bu tür bir açıklama getirilemiyorsa, artış, benzinistasyonu sahipleri ile petrol şirketleri arasındaki anlaşmanın bir sonucuolabilir.
lorsqu’aucune explication de ce type ne peut être apportée, il peut être envisagé qu’un accordentre les pompistes ou entre les pétroliers soit à l’origine de cette hausse.

İklim değişikliği, kloroflorokarbonlar, asit yağmurları, kurşunsuz petrol, civa ve balık rezervleri bunlar arasındadır.
ils commencentdeplusàutiliserlesmeilleurestechnologiesetinformationsde communication disponibles comme les flux d'informations provenant de nouveaux instruments d'observations in-situ ou d'observation de la terre à partir des capteurs spécialisés.

bu artış, örneğin uluslararası bir kriznedeniyle, ham petrol fiyatlarındaki yükselme ya da vergilerdeki bir artışnedeniyle ortaya çıkabilir.
elle peut être la conséquence d’une augmentation des taxes ou duprix du pétrole brut, liée à une crise internationale par exemple.

gördüklerimden hiç bir zaman hoşlanmadım. toplumda ki büyük yıkım, her ne kadar kıtanın en zengin ülkesi ve ayrıa en büyük petrol rezervlerinin sahibi olsa dahi.
je n'ai jamais aimé ce que j'ai vu : l'extrême décomposition sociale d'un des pays non seulement les plus riches du continent mais aussi bénéficiaire d'une rente pétrolière enviable.

homs'ta yıkılan petrol boru hattını canlı canlı gösteren bir kesit ise cnn, bbc, aljazeera ve skynews gibi büyük tv kanalları tarafından kullanıldı:
quelques images en direct comme celles de la destruction du pipeline à homs ont été retransmises par de grandes chaînes de télévision comme cnn, bbc, al-jazeera et skynews.

petrol ve gaz rezervlerine daha kolay ulaşılmasından ve buz tabakası azaldıkça yeni denizcilik rotalarının ortaya çıkmasından dolayı, çevre üzerinde ek baskılar da ortaya çıkabilir (20).
d'autres pressions sur l'environnement peuvent résulter d'un accès facilité aux réserves pétrolières et gazières, ainsi que de l'apparition de nouvelles routes maritimes du fait de la diminution de la couverture de glace (20).

1800’lerin ortalarındaki sanayi devrimiyle, kömür ve petrol başta olmak üzere, ‘fosil yakıt’ diye tabir edilen yakıtlar yükselişe geçmiştir.
la révolution industrielle au milieu des années 1800 a mis en avant les « combustibles fossiles », notamment le charbon et le pétrole.

boa ve gda’ya yapılan doğal gaz ve petrol ithalatının önemli bir kısmı dakoa’dan gelmekte olup, bu oranın 2030’a kadar ciddi bir artış göstermesi beklenmektedir.
eocac et devrait considérablement augmenter jusqu’en 2030

"kimsesiz komando geldi, sadece artık o yalnız değil ve bir süre burada kalacak; daha 50'sinde bile değil, şüphesiz ki petrolden elde edilen karı paylaşacak.
il est arrivé ce qui est arrivé: chávez s'est imposé: "il est venu, l'homme des savanes, il n'est plus seul, il est là pour longtemps, il a à peine 50 ans, il va redistribuer les dividendes de la rente pétrolières vers le bas, vers le peuple.