검색어: donnent (프랑스어 - 터키어)

et pourtant ils donnent des associés à allah.
buna rağmen allah'a ortaklar koştular.

non, mais ce sont des gens qui lui donnent des égaux.
[43,87; 29,63; 39,9-22; 13,33]

pourtant, les mécréants donnent des égaux à leur seigneur.
(bunca ayet ve delillerden) sonra kafir olanlar (hala putları) rab'leri ile denk tutuyorlar

ils ont un même dessein, et ils donnent leur puissance et leur autorité à la bête.
düşünce birliği içinde olan bu krallar güçlerini ve yetkilerini canavara verecekler.

plusieurs pays donnent une description plus précise de la composition de la commission d’évaluation.
pek çok ülke değerlendirme komitesi üyelerini daha net bir şekilde tanımlamıştır.

ceux qui ne croient pas en l'au-delà donnent aux anges des noms de femmes,
ahirete iman etmeyenler meleklere dişilerin adlarını takıp duruyorlar

les présents d`un homme lui élargissent la voie, et lui donnent accès auprès des grands.
ve kendisini büyüklerin önüne çıkartır.

) interprétés avec prudence, ils donnent une indication de l'impact considérable del'hommesurlesécosystèmesnaturels.
her ne kadar bu gibi rakamlara insanlar tarafından değiştirilmiştir ( ihtiyatla yaklaşmak gerekse de, bunlar, insanların doğal ekosistemler üzerindeki etkisine dair önemli bir ipucu vermektedir.

des observations récentes donnent à penser que le rythme auquel augmentent les émissions de ges et les nombreux effets du changement climatique se rapprochent plutôt des limites supérieures
en son tahminler, ghg emisyonlarının artış hızının ve iklim üzerindeki birçok etkinin, ipcc’nin tahmin aralığının alt sınırlarına değil, üst sınırlarına yaklaşmakta olduğunu düşünmemizi

heureusement, ses hautes sensibilités donnent des images assez propres et travailler en haute sensibilité permet de se passer de trépied ou de flash plus longtemps.
kullanıcı raw formatında yüksek hassaslıktaki çekimlerde düşük noise oranının nimetlerinden yararlanıyor.flaş veya üç ayak kullanmaya gerek kalmıyor.

atteindre les niveaux de qualité de l'air qui ne donnent pas lieu à des impacts négatifs sur la santé (m)
bağların koparılması (kaynak kullanımı ile ekonomik büyüme arasında) ý (h)

en outre, les rapports relatifs à l’année écoulée donnent à penser que les stratégies antidrogue nationales commencent à produire des résultats visibles.
bundan başka, son bir yılın raporları ulusal uyuşturucu stratejilerinin gözle görülür etkileri olmaya başladığını öne sürmüştür.

les réseaux intelligents peuvent permettre aux consommateurs d'électricité de mieux s'informer sur leurs habitudes de consommation et leur donnent les moyens de les modifier.
uzun vadede, bu türden elektrik şebekelerinin yaygınlaşması, gelecekte avrupa’nın aktarım sistemlerinin iyileştirilmesi için gerekli olacak yatırımları azaltabilir.

puis s'il leur fait goûter de sa part une miséricorde, voilà qu'une partie d'entre eux donnent à leur seigneur des associés,
fakat sonra, kendilerine bir rahmet tattırınca bazıları rab'lerine ortak koşar.

les déclarations provenant de certains pays donnent à penser qu’en moyenne, la consommation problématique d’opiacés s’est stabilisée ces dernières années.
bazı ülkelerden elde edilen raporlar sorunlu opioid kullanımının, ortalama olarak, son yıllarda belli bir oranda dengelendiğini düşündürmektedir.

ceux qui ne donnent pas de faux témoignages; et qui, lorsqu'ils passent auprès d'une frivolité, s'en écartent noblement;
(o kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.

bien qu’il n’existe pas véritablement de consensus sur ce qui fait l’efficacité des méthodes, certaines études donnent à penser que ce type d’approche peut être utile.
emcdda 2007 seçili konularında, reşit olmayanlar arasında uyuşturucu kullanımı genç kişinin uyuşturucu tedavisi gördüğünü tahmin etmektedir.