검색어: violent (프랑스어 - 터키어)

violent
trajik

il ne m'a fait ni violent ni malheureux.
beni baş kaldıran bir zorba yapmadı."

surligner les cases qui violent les règles en rouge
değerleri kurallara aykırı olan hücreleri kırmızıya boya

quand la terre tremblera d'un violent tremblement,
yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: "buna ne oluyor?" dediği zaman;

ceux qui remplissent leur engagement envers allah et ne violent pas le pacte,
onlar allah'ın ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin sözü (misakı) bozmazlar.

et dévoué envers ses père et mère; et ne fut ni violent ni désobéissant.
ana babasına iyilik ediciydi, baş kaldıran bir zorba değildi.

et la bonté envers ma mère. il ne m'a fait ni violent ni malheureux.
"beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı."

ne fréquente pas l`homme colère, ne va pas avec l`homme violent,
tez öfkelenenle yola çıkma.

nous avons envoyé contre eux un vent violent et glacial, en un jour néfaste et interminable;
biz onların üstüne o pek talihsiz günde, her şeyi söküp atan bir kasırga gönderdik.

ses prophètes sont téméraires, infidèles; ses sacrificateurs profanent les choses saintes, violent la loi.
yasayı çarpıtırlar.

il faut qu`il ne soit ni adonné au vin, ni violent, mais indulgent, pacifique, désintéressé.
Şarap düşkünü, zorba olmamalı; uysal, kavgadan ve para sevgisinden uzak olmalı.

car le violent ne sera plus, le moqueur aura fini, et tous ceux qui veillaient pour l`iniquité seront exterminés,
kötülüğe fırsat kollayanların hepsi kesilip atılacak.

a la vue du camp des philistins, saül fut saisi de crainte, et un violent tremblement s`empara de son coeur.
saul filist ordusunu görünce korkup büyük dehşete kapıldı.

et les étoiles du ciel tombèrent sur la terre, comme lorsqu`un figuier secoué par un vent violent jette ses figues vertes.
İncir ağacı, güçlü bir rüzgarla sarsıldığında nasıl ham incirlerini dökerse, gökteki yıldızlar da öylece yeryüzüne düştü.

nous déchaînâmes contre eux un vent violent et glacial en des jours néfastes, afin de leur faire goûter le châtiment de l'ignominie dans la vie présente.
biz de onlara dünya hayatında rezillik azabını taddırmak için o uğursuz günlerde, üzerlerine dondurucu bir rüzgar gönderdik.

et qui me fait échapper à mes ennemis! tu m`élèves au-dessus de mes adversaires, tu me délivres de l`homme violent.
zorbaların elinden alır.

ou, n`avez-vous pas lu dans la loi que, les jours de sabbat, les sacrificateurs violent le sabbat dans le temple, sans se rendre coupables?
ayrıca kâhinlerin her hafta tapınakta Şabat günüyle ilgili buyruğu çiğnedikleri halde suçlu sayılmadıklarını kutsal yasada okumadınız mı?

ainsi que le peuple de noé antérieurement, car ils étaient encore plus injustes et plus violents,
daha önce de nuh milletini yok eden o'dur; çünkü onlar çok zalim ve pek taşkın kimselerdi.