Je was op zoek naar: glorificeret (Deens - Turks)

du er en glorificeret carder.
abartılmış kredi kartı dolandırıcısısın.

jeg er bare en glorificeret babysitter.
ben de bu bebeklere bakıcılık yapıyorum.

far, jeg er en glorificeret vikar.
baba, övülen bir stajyerim.

vent lidt en glorificeret babysitter nej nej
bir dakika yani bu böyle, ben sadece onurlandırılmış bir bebek bakıcısıyım.

det lyder som en glorificeret bogholder.
kendini övmüş programcıdan biraz daha fazlasın derim buna.

jeg er ikke en glorificeret betjent, ben.
kaliteli bir polis değilim, ben.

en glorificeret carder holde din $ 74000000.
74 milyon dolarını tutan abartılmış bir kartçı.

hvad hvis dette glorificeret korset ikke virker?
bu sahane korse yanlïssa ne olacak, efendim?

det møg er en glorificeret tabloid for rige mennesker.
o çöplük, zenginler için abartılmış bir tabloid.

han er ikke noget, men en glorificeret dværg wrangler.
bir şeye benzemeyebilir ama tam bir afacan çobanı.

chetty, ikke for noget, men du er en glorificeret babysitter.
chetty, kusura bakma ama gösterişli bir bebek bakıcısından farkın yok.

men vær klar over én ting: dette er ikke en glorificeret cellesteak.
bu, kaliteli bir hücre bifteği değil.

efter alt, - bliver vi slået ud af en glorificeret forkøelse.
onca şeyden sonra ağır bir gribe yenildik.

du har ingen chance for at genskabe de hastigheder med et glorificeret pusterør.
kaliteli hava tabancası ile bu hızı oluşturma şansın yok.

xaro xhoan daxos, hun er alt for dejlig til en glorificeret havnearbejder som dig selv.
xaro xhoan daxos, bu kız senin gibi kaliteli bir liman işçisi için çok güzel.

visse feminister har endda kaldt ægteskabet... -...en glorificeret form for slaveri.
bugünlerde bile, bazı feministler köleliğin kaliteli hali evlenmekle yükümlü.

hun har glorificeret dig, og grædt over dig. hun drømte om dig, og hun elskede dig.
seni ilahlaştırdı ve... senin için ağladı ve... senin hayalini kurdu, ve sana aşık oldu,

du glorificere dem. de er ikke filmstjerner.
- onlar film yıldızı değil.