Je was op zoek naar: do what love, love what you do (Engels - Turks)

and do you love what you do, caroline?"
ve yaptığın işi seviyor musun caroline?"

do what you have to do.
yapman gerekeni yap.

do what you like, surely he sees what you do.
dilediğinizi işleyin, doğrusu o, yaptıklarınızı gören'dir.

do what you like.
İstediğinizi yapın.

you'll do what you have to do.
yapman gerekeni yapacaksın.

god sees what you do.
allah ne yaparsanız hepsini görür.

god knows what you do.
allah işlediklerinizi bilir.

do what you are commanded!
"babacığım, dedi, emrolduğun şeyi yap!

do what you will. verily!
dilediğiniz gibi davranın.

do what you think is best.
en iyi olduğunu düşündüğün şeyi yap.

now do what you are commanded.’
artık emrolunduğunuz şeyi yerine getirin" dedi.

do what you believe is right.
doğru olduğuna inandığınız şeyi yapın.

what did you want to be when you were little? do you love what you do?
küçükken ne olmak isterdin? İşini seviyor musun?

do what you will; surely he sees the things you do.
dilediğinizi işleyin, doğrusu o, yaptıklarınızı gören'dir.

do what you have left undone, if anything.
eğer varsa yapılmamış olarak bıraktıklarını yap.

you do what you have to do, and i'll do what i have to do.
yapmak zorunda olduğun şeyi yaparsın ve yapmak zorunda olduğum şeyi yapacağım.

it is hard when you can't do what you love.
burada çok iyi bir performans gösterdi.

i'm the "why" guy. i want to know why you do what you do.
ben "neden" diye soran adamım. neyi neden yaptığınızı bilmek istiyorum.

he made you. and when you do what you were made to do, he goes, "that's my boy.
sizi o meydana getirdi. ve yapmak için meydana getirildiğiniz şeyi yaptığınızda, o der ki, "İşte benim oğlum.

none except you, o disbelievers – you love what you have, the fleeting one.
gerçek şu ki: siz bu peşin dünya hayatına çok düşkünsünüz.