Je was op zoek naar: i'm not going to be able to write (Engels - Turks)

i'm not going to die.
Ölmeyeceğim.

we're not going to be able to do that.
bunu yapamayacağız.

i know what i'm not going to do.
ne yapmayacağımı biliyorum.

i am going to write a letter.
bir mektup yazacağım.

i was just going to write a letter.
sadece bir mektup yazacaktım.

i am going to write a letter tomorrow.
yarın bir mektup yazacağım.

i am not going to betray you.
sana ihanet etmeyeceğim.

we're not going to be able to make a dinosaur based on a dinosaur.
bir dinazordan yola çıkarak yeni bir dinazor yaratmak mümkün değil.

not be able to stand
tahammül edememek

when are we going to be able to have these vehicles?
bu araçlara ne zaman sahip olacağız?

i mean, come on, i'm not going to turn down my thermostat.
yani, hadi ama, ısıtıcımı kapatmayı planlamıyorum.

if they're eating chemicals all the time, they're not going to be able to think.
eğer sürekli kimyasalları yerlerse düşünmeyi beceremeyecekler.

but i'm not going to the east, because i don't know swahili.
ama doğuya gidemezdim çünkü savahili bilmiyordum

but i feel blessed to be able to work with them.
onlarla çalışabilmiş olmaktan dolayı kendimi çok şanslı görüyorum.

i don't want to be a sucker. i'm not going to cooperate."
enayi durumuna düşmek istemiyorum. İşbirliği yapmayacağım." diyorlar.

and i don't know the answer to that, so i'm not going to tell you.
buna verilecek cevabı bende bilmiyorum, o yüzden size söyleyemeyeceğim.

i might be able to arrange that.
onu düzenleyebilirim.

but although i would love to talk about topology with you, i'm not going to.
sizinle topoloji hakkında konuşmayı çok istesem de, konuşmayacağım.

you have to be able to navigate in 3d.
3 boyutta hareket edebilmelisiniz.

i used to be able to speak french better than i do now.
Şimdikinden daha iyi fransızca konuşabiliyordum.