Je was op zoek naar: praviešus (Lets - Turks)

tātad jūs liecināt par sevi, ka jūs esat to bērni, kas nogalināja praviešus.
böylece, peygamberleri öldürenlerin torunları olduğunuza kendiniz tanıklık ediyorsunuz.

nedomājiet, ka es atnācu atcelt baušļus un praviešus: es neatnācu atcelt, bet izpildīt.
‹‹kutsal yasayı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim.

bet viņš tam sacīja: ja tie mozu un praviešus neklausa, tad arī, ja kāds no miroņiem uzceltos, tie neticēs.
‹‹İbrahim ona, ‹eğer musa ile peygamberleri dinlemezlerse, ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar› dedi.››

kas nonāvēja kungu jēzu un praviešus, kas arī mūs vajāja; bet dievam tie nepatīk, un viņi ir naidā ar visiem cilvēkiem.
rab İsayı ve peygamberleri öldüren, bize de zulmeden yahudilerdir. Öteki uluslardan olanlarla konuşmamızı ve böylece onların kurtulmasını engellemekle tanrının hoşnutsuzluğuna yol açıyor ve bütün insanlara karşı geliyorlar. böylece durmadan günahlarına günah katıyorlar. sonunda tanrının gazabına uğradılar.

kungs, tie nogalināja tavus praviešus, viņi nopostīja tavus altārus, un es esmu viens atlicis, un viņi tiecas pēc manas dzīvības.
‹‹ya rab, senin peygamberlerini öldürdüler, senin sunaklarını yıktılar. yalnız ben kaldım. beni de öldürmeye çalışıyorlar.››

tur būs raudāšana un zobu griešana, kad redzēsiet Ābrahamu un Īzāku, un jēkabu, un visus praviešus dieva valstībā, bet sevi izmestus ārā.
‹‹İbrahimi, İshakı, yakupu ve bütün peygamberleri tanrının egemenliğinde, kendinizi ise dışarı atılmış gördüğünüz zaman, aranızda ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.

(kas tagad uz mūžīgā dieva pavēli atklāts ar praviešu rakstiem, lai paklausītu ticībai), kas visām tautām pasludināts,
o sır şimdi aydınlığa çıkarılmış ve öncesiz tanrının buyruğuna göre peygamberlerin yazıları aracılığıyla bütün ulusların iman ederek söz dinlemesi için bildirilmiştir.