Je was op zoek naar: bırakmıyor (Turks - Engels)

lena bırakmıyor karam ne yapıyım
Brake

Bazıları hayatı oluruna bırakmıyor.
Some do not leave their lives to fate.

Ankara tedbiri elden bırakmıyor.
Ankara remains cautious.

Ve gerisi de söze gerek bırakmıyor.
And the rest says it all.

Bu da işçi maaşlarına hiçbir şey bırakmıyor.
That leaves little if anything for worker salaries.

Bu istatistiklerin hiçbirisi şüpheye yer bırakmıyor.
It's not one of these statistics which is very doubtful.

Takım üç sezondur şampiyonluğu elden bırakmıyor.
The team has been the champion for the last three seasons.

Yine de bazı Romenler ihtiyatı elden bırakmıyor.
"I like to receive my salary the old way, from our company's cashier.

Büyük Yunan Kentlerinde Polis İhtiyatı Elden Bırakmıyor
Police Being Extra Vigilant in Major Greek Cities

Diğer yanda, sanayi üretimi iyimserliğe pek yer bırakmıyor.
On the other hand, industrial production gives little reason for optimism.

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
It did not leave aught on which it blew, but it made it like ashes.

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
It left not aught whereon it came but it made it as matter decayed.

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
It left nothing of what it came upon but that it made it like disintegrated ruins.

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
It left nothing that it came upon without making it like decayed bones.

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
It left out nothing in its path, but which it split up into fragments.

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
It spared naught that it reached, but made it (all) as dust.

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
It spared nothing it came upon, but rendered it like decayed ruins.

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
It spared nothing that it reached, but blew it into broken spreads of rotten ruins.

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
and it destroyed everything over which it passed and reduced it to dust.

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
that left nothing it came upon, but made it as stuff decayed.