Je was op zoek naar: duyuramazsın (Turks - Engels)

dönüp gittikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
(the disbelievers are referred to as dead and deaf.)

o daveti, arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da duyuramazsın.
(the disbelievers are referred to as dead and deaf.)

teslim olmuş kişiler halinde ayetlerimize inananlardan başkasına sesini duyuramazsın.
thou canst make none hear save these who believe in our signs and who have submitted themselves.

sen ölülere duyuramazsın, arkalarını dönmüş kaçmakta olan sağırlara da çağrıyı işittiremezsin.
indeed the dead* do not listen to your call nor do the deaf* listen to your call, when they flee turning back. (the dead and deaf implies the disbelievers.)

artık sen, ölülere işittiremezsin. dönüp gittikleri takdirde sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
(o prophet), you cannot make the dead hear, nor can you make the deaf hear your call when they turn back in retreat,

(resulüm!) elbette sen ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp giderlerken sağırlara o daveti işittiremezsin.
(o prophet), you cannot make the dead hear, nor can you make the deaf hear your call when they turn back in retreat,