Je was op zoek naar: dayanır (Turks - Italiaans)

• uyum fonuyla aynı ilkelere dayanır.
• basato sui medesimi principi del fondo di coesione.

yeni stratejimiz üç temel etkinliğe dayanır:
la nuova strategia si basa su tre attività principali:

onun kökeni öncesizliğe, zamanın başlangıcına dayanır.
perciò dio li metterà in potere altrui fino a quando colei che deve partorire partorirà; e il resto dei tuoi fratelli ritornerà ai figli di israele

yalnız allah'a güvenip dayanır iman sahipleri.
confidino dunque in allah i credenti.

hayır, ne zaman ki can, köprücük kemiklerine dayanır,
no, quando [l'anima] sarà giunta alle clavicole,

hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
no, quando [l'anima] sarà giunta alle clavicole,

artık gözünüzü açın! ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,
no, quando [l'anima] sarà giunta alle clavicole,

martin r. jones\ kde sanatçı ekibinin bir simgesine dayanır. description
di martin r. jones.\ basato su un' icona della squadra di artisti di kde. description

sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır.
tutto copre, tutto crede, tutto spera, tutto sopporta

birçok çalışma küçük sayıda örneklere dayanır ve bu çalışmaların sonuçlarının genelleştirilmesi çoğu zaman zordur.
molti degli studi esistenti si basano su campioni ridotti, pertanto risulta spesso difficile formulare ipotesi più generali.

onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyar; o zaman yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar.
avvertili [o muhammad] del giorno che si avvicina, quando angosciati avranno i cuori in gola.

avrupa birliği özgürlük, demokrasi, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanır.
l’unione europea si fonda sui principi di libertà, democrazia, rispetto dei diritti dell’uomo e delle libertà fondamentali, nonché sullo stato di diritto.

bu politika, ihtiyati ilkeye veönleyici tedbirlerin alınması, çevre hasarının bir öncelik olarak kaynağında düzeltilmesive kirletici unsurun cezasınıçekmesi gerektiği ilkelerine dayanır
È adottata previa consultazione del comitato delle regioni e del comitato economico e sociale.

bunun yerine, toprağın verimliliğini artırmak ve zararlılar ile bitki hastalıklarıyla savaşmak için hayvansal gübre, ürün değişimi ve uygun toprak besleme uygulamalarına dayanır.
per contro, impiega concimi di origine animale, si basa sulla rotazione delle colture e su pratiche di coltivazione a e a ricostituire la fertilità del suolo e a comba ere parassiti e mala ie delle piante.

Çalışmalarımız, ihtiyatlılık prensibine, kanıt gösterme sorumluluğunun değerlendirilmesi, değişen şüphe derecelerinde karar almaya ve karar destek modelleriyle senaryolarının kullanılmasına dayanır.
la nostra attività è basata sul principio di precauzione, la valutazione dell’onere della prova, l’adozione di decisioni in condizioni di incertezza e l’uso di modelli e scenari di supporto del processo decisionale.

yakup, olsaolsa dedi, nefisleriniz, yaptığınız işi size güzel, o güç işi kolay göstermiş; fakat ben, pek güzel dayanır, sabrederim.
disse [giacobbe]: “sono piuttosto le vostre passioni che vi hanno ispirato qualcosa. bella pazienza!

onun içindir ki ben ancak o’na dayanır, o’na güvenirim.tevekkül edenler de yalnız o’na dayanıp güvenmelidirler.”
la decisione appartiene solo ad allah e in lui confido. in lui confidino, coloro che confidano”.

İşte rabbim olan allah budur.ben de yalnız o’na dayanır ve güvenir, o’na yönelip gönül veririm. [4,59]
questi è allah, il mio signore: a lui mi affido e a lui mi volgo pentito.

"o, benim değneğimdir. ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim ve bana daha başka yararları da dokunmaktadır," dedi.
disse: “È il mio bastone, mi ci appoggio, e faccio cadere foglie [degli alberi] per i miei montoni e mi serve anche per altre cose”.