Você procurou por: you don't have to see all the kinds of freedom (Inglês - Turco)

you don't have to be perfect all the time.
her zaman mükemmel olmak zorunda değilsiniz.

you don't have to tell the truth all the time.
her zaman gerçeği söylemek zorunda değilsin?

you don't have to stay to the end.
sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.

you don't have to come.
gelmek zorunda değilsin.

no, you don't have to.
hayır, zorunda değilsin.

you don't have to compliment
iltifat etmene gerek yok

you don't have to answer.
cevap vermek zorunda değilsin.

you don't have to answer that.
onu cevaplamak zorunda değilsin.

you don't have to answer quickly.
Çabucak cevap vermek zorunda değilsin.

anyway, you don't have to worry.
her neyse, üzülmek zorunda değilsin.

you don't have to answer that question.
bu soruya cevap vermek zorunda değilsin.

you don't have to answer these questions.
bu soruları cevaplamak zorunda değilsin.

but you don't always have to go down to the depths of the ocean to see a light show like this.
ama böyle bir gösteriye şahit olmak için her zaman okyanusun derinliklerine inmeniz gerekmez.

and the good thing about that is you don't have to look at the device all the time; you have your eyes free to see the city.
ve iyi olan şey, sizin cihaza devamlı bakmak zorunda kalmamanız; gözleriniz şehirde serbestçe dolaşabilir.

and what we're learning is how powerful and dynamic these changes can be, that you don't have to wait very long to see the benefits.
ve bu değişikliklerin ne kadar güçlü ve devingen olabileceğini, getirecekleri yararlı değişiklikleri görmek için de çok uzun beklemek gerekmediğini görüyoruz.

in order to find connectomes, we have to see all the neurons at the same time.
konektomları bulabilmek için tüm nöronları aynı anda görmemiz gerekiyor.

it is now possible to see all the colors of life with the color blindness treatment.
renk körlüğü tedavisi ile artık hayatın tüm renklerini görmek mümkün.

well, you might actually imagine them to do all the kinds of smart things that humans do when they start exchanging money with each other.
yani, aslında onları insanların para değişimi yaptıklarında yaptıkları her türlü zekice şeyi yaparken hayal edebilirsiniz.

you don't acquire the kind of wealth your uncle commanded by being like the rest of us, huh?
geri kalanımıza benzeyerek amcanın hükmettiği gibi bir zenginliği elde edemezsin,değil mi?

when you put them side-by-side, you don't even have to read the links to see how different these two pages are.
bunları yanyana koyduğumuzda, iki sayfanın farklılığını okumak için bağlantıları bile okumak zorunda değilsiniz.