Você procurou por: kukata (Suaíli - Turco)

sema: basi mwenyezi mungu ndiye mwenye hoja ya kukata.
"Üstün delil allah'ın delilidir.

na ingawa kabla ya kuteremshiwa walikuwa wenye kukata tamaa.
artık sen de aralarından yağmurun çıktığını görürsün. allah'ın kullarından dilediğine verdiği yağmurla, daha önceden kendilerine yağmur indirilmesinden ümidlerini kesmiş oldukları için onlar seviniverirler.

na tukautia nguvu ufalme wake, na tukampa hikima, na kukata hukumu.
biz onun hakimiyetini güçlendirdik, ona hikmet, nübüvvet, isabetli karar verme ve meramını güzelce ifade etme kabiliyeti verdik.

na katika khabari za a'di tulipo wapelekea upepo wa kukata uzazi.
ad (kavmin)de de (ayetler vardır). hani onların üzerine köklerini kesen (akim) bir rüzgar gönderdik.

basi, yesu aliwasimulia mfano kuonyesha kwamba ni lazima kusali daima bila kukata tamaa.
İsa öğrencilerine, hiç usanmadan, her zaman dua etmeleri gerektiğini belirten şu benzetmeyi anlattı: ‹‹kentin birinde tanrıdan korkmayan, insana saygı duymayan bir yargıç vardı.

mpaka tulipo wafungulia mlango wa adhabu kali, hapo ndipo wakawa wenye kukata tamaa.
ama ne zaman onların önüne ceza gününe mahsus zorlu bir azap kapısını açarsak, işte o zaman birden bütün ümitlerini yitiriverirler.

mpaka walipo furahia yale waliyo pewa tuliwashika kwa ghafla, na mara wakawa wenye kukata tamaa.
kendilerine verilenlerle şımarınca onları ansızın yakaladık ve böylece şaşkın ve umutsuz kaldılar.

iliyobakia ni afadhali kwenu kumsamehe mtu huyo na kumpa moyo ili asije akahuzunika mno na kukata tamaa kabisa.
aşırı kedere boğulmasın diye o kişiyi daha fazla cezalandırmayıp bağışlamalı ve teselli etmelisiniz.

sema: basi mwenyezi mungu ndiye mwenye hoja ya kukata. na kama angeli penda angeli kuhidini nyote.
de ki: o halde reddedilemeyecek kesin delil, ancak allah'ındır, elbette dileseydi hepinizi de doğru yola sevk ederdi.

lakini wayahudi wengine walipinga jambo hilo, nami nikalazimika kukata rufani kwa kaisari, ingawa sikuwa na chochote cha kuwashtaki wananchi wenzangu.
ama yahudiler buna karşı çıkınca, davamı sezara iletmek zorunda kaldım. bunu, kendi ulusumdan herhangi bir şikâyetim olduğu için yapmadım.

na walio zikanusha ishara za mwenyezi mungu na kukutana naye, hao ndio wenye kukata tamaa na rehema yangu, na hao ndio wenye kupata adhabu chungu.
allah'ın ayet ve mucizelerini ve o'nunla karşılaşmayı inkar edenler, rahmetimden ümit kesenlerdir. onlar acı bir cezayı haketmişlerdir.

basi walipo sahau walio kumbushwa tuliwafungulia milango ya kila kitu. mpaka walipo furahia yale waliyo pewa tuliwashika kwa ghafla, na mara wakawa wenye kukata tamaa.
derken söylenenleri, verilen öğütleri unuttukları zaman her şeyin kapılarını açtık onlara ve onlar, kendilerine verilen şeylerle genişliğe ulaştıkları gibi hemen ve ansızın onları tutup alıverdik de bütün umduklarından mahrum oldular.

jemadari mmoja aliyekuwa amesimama mbele yake aliona jinsi yesu alivyolia kwa sauti na kukata roho, akasema, "kweli mtu huyu alikuwa mwana wa mungu!"
İsanın karşısında duran yüzbaşı, onun bu şekilde son nefesini verdiğini görünce, ‹‹bu adam gerçekten tanrının oğluydu›› dedi.