Você procurou por: ne demek istiyorsun (Turco - Francês)

ne demek ne belli
what do you mean, what's obvious?

bu deyişle ne demek istiyorsunuz?
pourquoi dites-vous ce proverbe dans le pays d`israël: les pères ont mangé des raisins verts, et les dents des enfants en ont été agacées?

ne demek istemeye çalıştığını anlayamıyorum.
je ne parviens pas à comprendre ce que tu cherches à dire.

ne var ki onlar ne demek istediğini anlamadılar.
mais ils ne comprirent pas ce qu`il leur disait.

firavun, "evrenlerin rabbi de ne demek?" dedi.
«et qu'est-ce que le seigneur de l'univers?» dit pharaon.

fakat bu tehdidimin ne demek olduğunu yakında öğrenirsiniz!
vous saurez ainsi quel fut mon avertissement.

gerçekten bunu mu demek istiyorsunuz?
vous voulez vraiment dire cela ?

İsa onlara bu örneği anlattıysa da, ne demek istediğini anlamadılar.
jésus leur dit cette parabole, mais ils ne comprirent pas de quoi il leur parlait.

İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz!
vous saurez ainsi quel fut mon avertissement.

kalplerinde hastalık bulunanlarla kâfirler de: "allah bu misalle ne demek istedi?" desinler.
c'est ainsi qu'allah égare qui il veut et guide qui il veut.

kalblerinde hastalık bulunanlar ve kafirler de: "allah bu misalle ne demek istedi?" desinler.
c'est ainsi qu'allah égare qui il veut et guide qui il veut.

yani, ben aranızdayken karşılıklı olarak birbirimizin imanıyla cesaret buluruz demek istiyorum.
ou plutôt, afin que nous soyons encouragés ensemble au milieu de vous par la foi qui nous est commune, à vous et à moi.

bir pencereyi perdelemek ne demektir?
qu'est que enrouler une fenêtre & #160;?

Öyleyse ne demek istiyorum? puta sunulan kurban etinin bir özelliği mi var? ya da putun bir önemi mi var?
que dis-je donc? que la viande sacrifiée aux idoles est quelque chose, ou qu`une idole est quelque chose? nullement.

Şaka ne demek! dedi İbrâhim. doğrusu sizin rabbiniz, ancak gökleri ve yeri yarattığı gibi bütün onların da rabbi olan zattır.
il dit: «mais votre seigneur est plutôt le seigneur des cieux et de la terre, et c'est lui qui les a créés.

fakat inanmayanlar, allah bu örnekle ne demek istiyor ki derler. o, bununla çoklarını şaşırtıp azdırır, çoklarını da doğru yola getirir.
par cela, nombreux sont ceux qu'il égare et nombreux sont ceux qu'il guide; mais il n'égare par cela que les pervers,

kardeşler, şunu demek istiyorum, et ve kan tanrının egemenliğini miras alamaz. Çürüyen de çürümezliği miras alamaz.
ce que je dis, frères, c`est que la chair et le sang ne peuvent hériter le royaume de dieu, et que la corruption n`hérite pas l`incorruptibilité.

hakikat kendilerine gelince onu yalan saydılar, alay ettiler; fakat alay ettikleri şeyin haberlerini, onunla alay etmenin ne demek olduğunu yakında öğrenirler!
ils traitent de mensonge la vérité quand celle-ci leur vient. mais ils vont avoir des nouvelles de ce dont ils se moquent.

ama küfre saplananlar: "allah böyle bir misal ile ne demek istedi?" derler. allah onunla birçoklarını şaşırtır, yine onunla birçoklarını yola getirir.
par cela, nombreux sont ceux qu'il égare et nombreux sont ceux qu'il guide; mais il n'égare par cela que les pervers,

küfre sapmışlar ise şöyle derler: "allah, bunu örnek vermekle ne demek istedi?" allah onunla birçoğunu saptırır, birçoğunu da onunla doğruya ve güzele kılavuzlar.
par cela, nombreux sont ceux qu'il égare et nombreux sont ceux qu'il guide; mais il n'égare par cela que les pervers,