Você procurou por: azlığı (Turco - Inglês)

hücre azlığı
hypoplasia

İlki iki dile de hakim kişilerin azlığı.
the first one is a lack of bilinguals.

seçmen azlığı sorunu sıkıntı vermeye başladı.
the problem -- too few voters bothered to show up.

kosova'daki iş imkanlarının azlığı pek çok genci başka ülkelere yöneltiyor.
with little opportunity at home, many are pinning their hopes elsewhere.

gübre fabrikası azomures ise sipariş azlığı nedeniyle 250 çalışanının işine son verdi.
the fertiliser plant azomures temporarily dismissed 250 employees for lack of orders.

karadağ avrupa yanlısı bologna sürecini uygularken personel azlığı önemli bir sorun olmaya devam ediyor.
understaffing remains a huge problem, as montenegro implements the pan-european bologna process.

biz firavun hanedanı düşünüp ibret alsınlar diye, senelerce onları kuraklık, kıtlık ve ürün azlığı ile cezalandırdık.
and assuredly we laid hold of the people of fir'awn with lean years and lack of fruits, that haply they might dread.

görevden alınan hemşire, yine personel azlığı yüzünden çok fazla bölüme bakmak zorunda olduğu için sistemin kurbanı olduğunu ileri sürdü.
the nurse, who was sacked, said she was a victim of the system because she had to cover too many sections -- again, due to lack of personnel.

katılan takım sayısının azlığı nedeniyle, 1930’daki turnuva, eleme turu yapılmayan tek dünya kupası olarak tarihe geçti.
given the small number of competing teams, the 1930 games were the only world cup edition to not involve any qualifying rounds.

yolcu sayısının azlığı sınır istatistiklerinden de görülebiliyor, ülkeden çıkanlar %23, ülkeye girenler ise %40 azalmış.
the number of passengers has decreased, it can be seen from the traffic of the border crossing points, the number of those leaving the country decreased by 23%, and of foreigners entering by 40%.

kamu kaynaklarının azlığı da, ab yardımlarının daha akıllıca kullanılmasının önemine ilişkin bilincin yükseltilmesi ve acilen ihtiyaç duyulan kamu mallarının sağlanmasını amaçlayan, ustaca hazırlanmış bir bütçe politikası açısından bir diğer tartışma konusu.
the paucity of public resources is an additional argument for raising awareness about the importance of using eu grants wisely, and for a skillful budget policy which aims at providing badly-needed public goods.

ve yavaşça, 20. yüzyılın sonlarına doğru, bu kaynak azlığı yok olmaya başladı -- ve burda dijital teknolojiden bahsetmiyorum; analojik teknolojiden bahsediyorum.
and slowly, slowly, at the end of the 20th century, that scarcity started to get eroded -- and i don't mean by digital technology; i mean by analog technology.

belgrad ve novi sad'daki farkların azlığı hakkında yorum yapan sırbistan maliye bakanı mladjan dinkiç, demokratik blok üyelerinin hiçbirinin aşırı milliyetçilere tek başına karşı koyamayacağının açıkça görülmesi nedeniyle siyasi sahnede daha fazla birlik gerektiğini söyledi.
commenting on the narrow margins in belgrade and novi sad, serbian finance minister mladjan dinkic said more unity is needed on the political scene, as it is clear that none of the democratic bloc members can face the ultranationalists on their own.

bowıe dick ve sızdır-azlık testinin uygunsuzluğu
bowie dick and leak test impropriety