Você procurou por: ozaman rahat bırak kendini (Turco - Inglês)

beni rahat bırak.
get off my back!

kardes anlamiyorm rahat bırak beni
leave me alone

hain kardeşine git ve beni rahat bırak.
you go to your traitor brother and leave me to my business.

beni rahat bırak da biraz yüzüm gülsün;
are not my days few? cease then, and let me alone, that i may take comfort a little,

Özür diledim, bu yüzden beni rahat bırak, tamam mı?
i've apologized, so lay off, ok?

İsa, ‹‹kadını rahat bırak›› dedi. ‹‹bunu benim gömüleceğim gün için saklasın.
then said jesus, let her alone: against the day of my burying hath she kept this.

türk hükümeti onu dört yıl rahat bırakmış.
for four years the turkish government left him alone.

bırak, kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler, zevklensinler.
and deny what we had given them, in order to go on enjoying themselves.

rahat bırakın onu, allah'ın toprağında otlasın.
this she-camel from allah is a divine portent for you.

(resulüm!) sen bu sözü (kur'an'ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme).
leave me (to deal) with those who give the lie to this pronouncement.

bırak, kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler, zevklensinler. İleride bilecekler.
in order to be ungrateful for our favours; and to use the comforts; therefore they will soon come to know.

onları bırak; kendilerine söz verilen güne kavuşmalarına kadar dalıp oynasınlar.
(muhammad), leave them alone to dispute and play until they face the day with which they have been threatened:

Öğrenciler İsa'nın kendilerine söylediklerini tekrarlayınca, adamlar onları rahat bıraktı.
and they said unto them even as jesus had commanded: and they let them go.

rahat bırakın onu, allah'ın toprağında otlasın. kötü bir niyetle dokunmayın ona.
a veritable proof has come to you from your lord: this is god's she-camel, a sign for you, so let her feed in god's land and do not harm her in any way, or you will be overwhelmed by a painful punishment.

sen bu sözü (kur'an'ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz.
leave those who reject the quran to me and i shall lead them step by step to destruction, without their being aware of it.

Öfke, mûsa'yı rahat bırakınca, levhaları aldı. onlardaki yazıda, yalnız rableri karşısında ürperenler için bir rahmet ve bir kılavuz vardı.
and when moses' anger abated in him, he took the tablets and in the inscription of them was guidance, and mercy unto all those who hold their lord in awe.

güvenlik konseyi tarafından yapılan açıklamada aktarılan sözlerinde bakan, "lütfen, kosovalı sırpların aşkına, onları rahat bırakın." dedi.
"please, for the sake of kosovo serbs, leave them alone," a security council statement quoted him as saying.

belki güzel olanı bırakmışımdır?" -- kendilerini öldürüyorlar.
maybe i left the good one?" -- have killed themselves.