Вы искали: chilly (Английский - Турецкий)

it's chilly.
hava serin.

i feel very chilly.
ben çok serin hissediyorum.

it was chilly that day.
o gün serindi.

it's getting chilly.
soğuklaşıyor.

chilly temperatures may have played a part too.
bunda, soğuk havanın da etkisi olmuş olabilir.

feeling chilly, i turned on the heater.
Üşüyüp ısıtıcıyı açtım.

it makes for an exotic and chilly commute.
bu da egzotik ve soğuk bir topluluk meydana getiriyor.

in spite of the sunny weather, the air was rather chilly.
güneşli havaya rağmen, hava oldukça serindi.

nor are the (chilly) shade and the (genial) heat of the sun:
gölge ile sıcak da bir olmaz.

it was one of those tours, conducted by a trained archaeologist, which brought together roughly 50 athenians on a chilly sunday morning in early march outside the monastiraki metro station in central athens.
mart ayının başlarında soğuk bir pazar sabahı 50 kadar atinalı'nın küçük manastır metro istasyonu önünde toplanmasına sebep olan da, arkeolog eşliğinde yapılan bu turlardan biriydi.

if you were unlucky enough to be one of them that was standing in football-field length lines on a chilly march morning -- waiting for a monthly benefit -- it seemed like they were all there.
serin bir mart sabahı futbol sahası uzunluğundaki kuyruklarda aylık sosyal yardımı bekleyen bu insanlardan biri olacak kadar talihsizseniz, size sanki tüm işssizler oradaymış gibi gelir.

* "lap" - a traditional lao salad containing meat, onions, chillies, roasted rice powder and garnished with mint.
* lap - et, soğan, acı biber ve kavrulmuş pirinç unundan yapılıp taze nane ile süslenen geleneksel bir lao salatası.