Вы искали: credibility (Английский - Турецкий)

our credibility?
güvenilirliğimiz?

did he also lose credibility?
peki güvenilirliğinden de bir şeyler kaybetmiş olabilir mi?

we've created the credibility.
güvenilirliği oluşturduk.

he lost his credibility because he betrayed a friend.
o güvenirliğini kaybetti çünkü bir arkadaşına ihanet etti.

he attributed a drop in newspaper readership to lost credibility.
heyet başkanı, gazete okuru sayısındaki düşüşün nedeni olarak itibar kaybını gösterdi.

evaluation of the credibility of the threat shall be performed.
tehdidin inanılırlığının değerlendirmesi yapılacak.

in an unmoderated setting, credibility lies with the contributors alone.
in an unmoderated setting, credibility lies with the contributors alone.

however, even purely internet-based identities have credibility.
however, even purely internet-based identities have credibility.

authorities in sofia were quick to repair the damage to credibility.
sofya'daki yetkililer bu hasarı itibara çevirmekte oldukça çabuk davrandılar.

in a moderated setting, credibility is often given to the moderator.
in a moderated setting, credibility is often given to the moderator.

"the scientific credibility of freud's theories and therapy".
(1977), "the scientific credibility of freud’s theories and therapy".

slow deployment is hampering the eu mission's credibility, kipred warned.
kipred, yavaş konuşlanmanın ab misyonunun itibarını zedelediği konusunda da uyardı.

on the other hand, my definition of self just lost a huge chunk of its credibility.
diğer taraftan ise benim benlik tanımım güvenilirliğinden koskoca bir parça kaybetti.

he added that the transaction reconfirms the credibility of the economy to enter capital markets.
bakan, işlemin ekonominin sermaye piyasalarına girmek için güvenilirliğini doğruladığını da sözlerine ekledi.

"the real problem ... is the credibility of the political system," glynos said.
glynos, "asıl sorun siyasi sistemin itibarı" dedi.

"such promises threaten the credibility of kosovo and its financial stability," he said.
ahmeti, "bu gibi vaatler kosova'nın itibarını ve mali istikrarını tehdit ediyor." dedi.

some turkish politicians, however, say the country's credibility as a mediator may be at risk.
ancak bazı türk siyasiler, ülkenin arabulucu olarak itibarının riske girebileceği görüşünde.

for it to prove beneficial, the proper conditions must be fulfilled, or the central bank risks losing credibility.
eh'nin faydalı olabilmesi için uygun koşullar sağlanmalıdır; aksi halde merkez bankası güvenilirliğini riske atmış olacaktır.

fatlum sadiku, a political commentator, agrees that the mission's credibility of eulex is on the line.
siyaset yorumcusu fatlum sadiku da eulex'in itibarının tehlikede olduğuna katılıyor.

as he takes up office again, djukanovic enjoys what is perhaps the greatest political credibility of any public figure in the country.
yeniden başbakanlık görevine gelen cukanoviç, belki de ülkede herhangi bir siyasetçinin elde edebileceği en büyük siyasi güvene sahip olmanın avantajını yaşıyor.