Вы искали: İdare eder sen nasılsın (Турецкий - Английский)

sen nasılsın
sen nasılsın

sen nasılsın?
i'm fine brother, how are you?

İyi sen nasılsın
fine, you

iyiyim sen nasılsın
kahve içiyorum

tesekkur ederim sen nasılsın
i am good, how are you

sevgilim de avukat. İdare eder.
i'm with one. he's my boyfriend, he's okay.

iyi sen nasilsin iyiyim sen nasılsın
well how are you good i am how you are

İdare ederi değil, mükemmeli isterdiniz.
you wouldn't want decent hearing, you would want perfect hearing.

yoksa sana lanet eder, sen de suçlu çıkarsın.
accuse not a servant unto his master, lest he curse thee, and thou be found guilty.

o, şirketimi idare eder.
he deals with my company.

o atları iyi idare eder.
he handles horses well.

o sık sık günlerce yiyeceksiz idare eder.
he often goes without food for days.

peki demir ege sen nasıl hayal ettin nasıl bir dünyaydı
so how did you imagine the world in the future?

eğer onlar şahitlik ederlerse, sen onlarla beraber şahitlik etme.
and if they bear witness, do not thou bear witness with them.

ve ben de dedim ki, "peki sen nasıl duyuyorsun?"
and i said, "well, how do you hear it?"

aksi takdirde her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder ve bir gün mutlaka onlardan biri diğerine galip gelirdi.
(had there been any other gods) each god would have taken his creatures away with him, and each would have rushed to overpower the other.

İkinci kavram. Şu ana kadar tasarım dilini genelde promosyon için kullandım ve bu benim için idare eder bir durumdu.
second insight. so far, until that point i had been mostly involved or used the language of design for promotional purposes, which was fine with me.

bunun üzerine sen nasıl bir gazeteyi idare etmenin getirdiği sorumlulukları üstlenme kararını verdin? Özellikle karmaşa dolu böyle bir zamanda.
how did you then make the decision and assume the responsibilities of running a newspaper, especially in such times of conflict?

ben cevap verdim, tepki verdim, sen nasıl böyle bir şey söylersin diye; onlar bizim üstümüze yürüdüler.
i gave an answer, reacted as to how you could say such a thing. they walked up to us.