Вы искали: bereketli (Турецкий - Английский)

bereketli haftalar
have a nice week.

sonu bereketli olmaz.
an inheritance may be gotten hastily at the beginning; but the end thereof shall not be blessed.

kutsanan-bereketli sayfalardadır o.
(contained) in honoured pages,

bir şeyi bereketli kılan, ona verilen emektir
what makes something fertile is the effort labored for it.

kutsal-bereketli, kendinden öncekini doğrulayıcı.
and it is sent that thou mayest warn thereby the mother of towns and those around it.

biz onu kutlu/bereketli bir gecede indirdik.
indeed, we sent it down during a blessed night.

bu, bereketli bir zikir'dir ki, onu indirdik.
and this [qur'an] is a blessed message which we have sent down.

o, onlar için seçkin ve bereketli bir ödül hazırlamıştır.
and he has prepared for them a generous reward (i.e. paradise).

hayırlı, bol bereketli kazançlar diler, saygılarımı sunarım.
i wish you fertile business, best regards.

bereketli, aydın'ın nazilli ilçesine bağlı bir mahalle.
bereketli is a village in the district of nazilli, aydın province, turkey.

batıl inanca göre, noel günü kar yağarsa o yıl bereketli geçiyor.
superstition holds that the year will be fruitful if it snows on christmas day.

bereketli bir avlanma için topluluğun bir araya gelmesi izlenecek anlardan biri.
the coming together of the community for a bountiful catch is a moment to watch.

o'ndan başka ilâh yoktur. o, bereketli arş'ın sahibidir.
he is the only god and the lord of the gracious throne.

kendisini ve İshak'ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik.
we had blessed him and isaac.

onun üstüne denge unsurları (olan dağlar) yerleştirdi ve onu bereketli kıldı.
he set firm mountains on top (of the earth) and he blessed it.

tanrınız rabbe tapacaksınız. ekmeğinizi, suyunuzu bereketli kılacak, aranızdaki hastalıkları yok edeceğim.
and ye shall serve the lord your god, and he shall bless thy bread, and thy water; and i will take sickness away from the midst of thee.

onları da dağımın çevresini de bereketli kılacağım. yağmuru zamanında yağdıracağım. bereketli yağmurlar olacak.
and i will make them and the places round about my hill a blessing; and i will cause the shower to come down in his season; there shall be showers of blessing.

bereketli kıldığımız yere doğru, süleyman'ın emriyle yürüyen şiddetli rüzgarı, onun buyruğuna verdik.
and to solomon [we subjected] the wind, blowing forcefully, proceeding by his command toward the land which we had blessed.

‹‹rahminizin meyvesi kutsanacak. toprağınızın ürünü, hayvanlarınızın dölü -sığırlarınızın buzağıları, sürülerinizin kuzuları- bereketli olacak.
blessed shall be the fruit of thy body, and the fruit of thy ground, and the fruit of thy cattle, the increase of thy kine, and the flocks of thy sheep.

yağmur. afrika bereketlidir. ekinleri üretebilirler.
it's rain. africa is fertile. they can grow the crops.