Обучается переводу с помощью примеров, переведенных людьми.
Добавлены профессиональными переводчиками и компаниями и на основе веб-страниц и открытых баз переводов.
hep beraber bu alanı daha da genişletelim.
let us make this field a much bigger place.
Последнее обновление: 2015-10-13
Частота использования: 1
Качество:
bizim birbirimize hep beraber bağlanmaya ihitiyacımız var.
we need it to connect us all together.
Последнее обновление: 2015-10-13
Частота использования: 1
Качество:
pekala: "ben genlerimden daha fazlasıyım" -- hep beraber.
all right: "i'm more than my genes" -- all together.
Последнее обновление: 2015-10-13
Частота использования: 1
Качество:
Предупреждение: Содержит скрытое HTML-форматирование
alanın kendisinden esinlenen bir tasarım oluşturabilmek için hep beraber çalıştık.
we worked with them to really create a design that was inspired by that wildscape.
Последнее обновление: 2015-10-13
Частота использования: 1
Качество:
hep beraber! her okuyuşunuzda ve söyleyişinizde zihninizde bir nüshasını daha yaratıyorsunuz.
with me, everybody -- every time you read it or say it, you make another copy in your brain.
Последнее обновление: 2015-10-13
Частота использования: 1
Качество:
Öyleyse hep beraber ona bol sağlık ve kendi ten pigmentasyonunun farkındalılığını dileyelim.
so lets all wish for his great health, and his awareness of his own skin pigmentation.
Последнее обновление: 2015-10-13
Частота использования: 1
Качество:
ve umarım bir gün hep beraber barış içinde ve birbirimize saygı duyarak yaşarız.
and i hope that someday we'll all live together in peace and respecting each other.
Последнее обновление: 2015-10-13
Частота использования: 1
Качество:
hep beraber, federal ve eyalet yönetimlerinin kanunları abd hukuku'nu meydana getirir.
together, the laws of the federal and state governments form u.s. law.
Последнее обновление: 2016-03-03
Частота использования: 1
Качество:
ab tarım bakanlarının hepsiyle bir araya geldiğinde yüksek sınıf bir restorana gitti ve hep beraber böcek yediler.
over to the hague recently, she went to a high-class restaurant, and they ate insects all together.
de ki: Çağırın tanrıya eş sandıklarınızı da sonra hep beraber bana düzen kurun, göz bile açtırmayın bakalım.
(muhammad), tell them (the pagans) to call on their idols for help and to plan against me without delay.
milyonlarca insanın, iyi kurallar altında hep beraber çalıştığında sahip olabileceğimiz her türlü faydayı almamız için yeterince büyükler.
and they're large enough to get all of the benefits that we can have when millions of us work together under good rules.
ancak bakteriler büyüyüp bölündüklerinde ve hep beraber bu molekülü üretmeye başladıklarında, bu molekülün miktarı hücre sayısına bağlı olarak artıyor.
but when the bacteria grow and double and they're all participating in making these molecules, the molecule -- the extracellular amount of that molecule increases in proportion to cell number.
ve molekül miktarı, bakterilere kaç tane komşuları olduğunu söyleyebilecek bir seviyeye ulaştığında, bu molekülü tanıyorlar ve hep beraber ışık üretmeye başlıyorlar.
and when the molecule hits a certain amount that tells the bacteria how many neighbors there are, they recognize that molecule and all of the bacteria turn on light in synchrony.
genciniz, ihtiyarınız, hep beraber savaşa çıkın ve mallarınızla, canlarınızla allah yolunda savaşın, bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.
go forth light and heavy, and strive hard in allah's way with your property and your persons; this is better for you, if you know.
heyecan verici bir paragraftan sonra hep beraber ayağa kalkıp "teşekkürler İsa, teşekkürler mesih, teşekkürler kurtarıcı." diyorlar.
at the end of a really rousing paragraph, they'll all stand up, and they'll go, "thank you jesus, thank you christ, thank you savior."
de ki: eğer sizler doğru iseniz allah'tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sure getirin.
say, “then bring one chapter like it and, other than allah, call everyone you can if you are truthful.”
bu gemide hep beraberiz, sadece heyecanlanıp kendini bir otobüste havaya uçuran tek bir adamdan bahsetmiyoruz.
it's all of us in this together, not one man feeling ecstasy and then blowing himself up on a bus.
(hep beraber mısır'a gidip) yusufun yanına girdikleri zaman, ana-babasını kucakladı, "güven içinde allah'ın iradesiyle mısır'a girin!" dedi.
and when they came in before joseph, he took his parents unto him, and said: come into egypt safe, if allah will!