Вы искали: o yüzden rahat bırak beni (Турецкий - Английский)

beni rahat bırak.
get off my back!

kardes anlamiyorm rahat bırak beni
leave me alone

bırak beni!
let go of me!

Özür diledim, bu yüzden beni rahat bırak, tamam mı?
i've apologized, so lay off, ok?

o bıçağı bırak. beni geriyorsun.
put that knife down. you're making me nervous.

hain kardeşine git ve beni rahat bırak.
you go to your traitor brother and leave me to my business.

beni rahat bırak da biraz yüzüm gülsün;
are not my days few? cease then, and let me alone, that i may take comfort a little,

bırak beni ve yarattığımı yapayalnız.
leave him to me whom i created alone,

lütfen kolumu bırak. beni incitiyorsun.
please let go of my arm. you're hurting me.

İsa, ‹‹kadını rahat bırak›› dedi. ‹‹bunu benim gömüleceğim gün için saklasın.
then said jesus, let her alone: against the day of my burying hath she kept this.

türk hükümeti onu dört yıl rahat bırakmış.
for four years the turkish government left him alone.

bu işten vazgeçmezsen taşlarım seni, uzun bir zaman görünme, git, bırak beni.
if thou cease not, i shall surely stone thee. depart from me a long while!

Öfke, mûsa'yı rahat bırakınca, levhaları aldı.
when his anger subsided moses picked up the tablets.

rahat bırakın onu, allah'ın toprağında otlasın.
this she-camel from allah is a divine portent for you.

rahat bırakın onu. allah'ın toprağında karnını doyursun.
leave her to graze in the land of god.

İstemem ardında bıraksın beni.
don't want it to leave me behind.

Öğrenciler İsa'nın kendilerine söylediklerini tekrarlayınca, adamlar onları rahat bıraktı.
and they said unto them even as jesus had commanded: and they let them go.

rahat bırakın onu, allah'ın toprağında otlasın. kötü bir niyetle dokunmayın ona.
a veritable proof has come to you from your lord: this is god's she-camel, a sign for you, so let her feed in god's land and do not harm her in any way, or you will be overwhelmed by a painful punishment.

adam, ‹‹bırak beni, gün ağarıyor›› dedi. yakup, ‹‹beni kutsamadıkça seni bırakmam›› diye yanıtladı.
and he said, let me go, for the day breaketh. and he said, i will not let thee go, except thou bless me.

ve siz de: İstemem ardında bıraksın beni.
don't want it to leave me behind.