Вы искали: tabu (Турецкий - Английский)

tabu
taboo

sıfır tabu sapma hattı
agonic line

gittiğiniz zaman bunu dünyanın başka ülkesinde bulabiliyorsunuz daha tabu.
of course, you can find it in other countries around the world.

bağımsızlıktan bu yana, aile içi şiddet artık tabu olmaktan çıktı.
since independence, family violence is not a taboo anymore.

bu konu, büyük oranda, kanun koyucular arasında bir tabu olagelmişti.
the issue has, for the most part, been a taboo among legislators.

İşte ilk tabu: yüzünü görür görmez bebeğime aşık olmadım diyemezsiniz.
so the first, taboo number one: you can't say you didn't fall in love with your baby in the very first minute.

eşcinsellik arnavutluk'ta bir tabu ve 1995 yılına kadar da suç olmaktan çıkarılmamıştı.
homosexuality is taboo in albania -- and was not decriminalised until 1995.

av: Üç numaralı tabu: düşük yaptığınızı söyleyemezsiniz ama bugün kendiminkini anlatacağım.
av: so taboo number three: you can't talk about your miscarriage -- but today i'll talk about mine.

bulgular, yunanlıların organ bağışlarına karşı daha hoşgörülü davrandığını ve artık bunu tabu olarak görmediklerini gösteriyor.
the findings show greeks are demonstrating a higher tolerance for organ donations and no longer consider them taboo.

carlin, saygısızca diye nitelendirilen tutumu ve dil, psikoloji ve din gibi alanlardaki tabu konulara ilişkin fikirleriyle tanınır.
carlin was noted for his black comedy and his thoughts on politics, the english language, psychology, religion, and various taboo subjects.

ama ben asıl seçeneğin ateist kelimesine cesaretle yaklaşmamız olduğunu düşünüyorum -- tam da histerik bir korkuya sebep veren bir tabu olduğu için.
but i think, actually, the alternative is to grasp the nettle of the word "atheism" itself, precisely because it is a taboo word carrying frissons of hysterical phobia.

ya insanoğluyla ilgili belli gerçekler ve konular tabu olarak düşünelecek, içinden iyi bir şey çıkmayacağı için uzak durmamız gereken yasaklı bilgiler olacak ya da onları dürüstçe araştıracağız.
the choice is whether certain facts about humans, or topics, are to be considered taboos, forbidden knowledge, where we shouldn't go there because no good can come from it, or whether we should explore them honestly.

ak tarafından eylül 2010'da hazırlatılan bir raporda, ev içi şiddetin etkili bilgilendirme kampanyaları sayesinde 10 yıldır daha tabu olmaktan çıkmaya başladığı sonucuna varılıyor.
a september 2010 report commissioned for the ec concluded that domestic violence has become less of a taboo topic in the last decade, thanks to effective information campaigns.

"hırvatistan'da sırp-hırvat ilişkilerinin belli yönleri gerginlik kaynağı oluyor ve basının sınırları dışında yer alıyor." diyen rsf şöyle devam ediyor: "bu tabuyu çiğneyen gazeteciler sık sık şiddetin hedefi oluyorlar."
"in croatia… certain aspects of serbo-croatian relations are a source of tension and are off-limits for the media," the rsf said. "journalists who violate the taboo are often the targets of violence."