You searched for: go in (Engelska - Turkiska)

go in
varmak

don't go in.
İçeri girme.

i need to go in.
İçeriye girmeliyim.

i won't go in.
geri dönmeyeceğim.

we want you to go in.
İçeri girmenizi istiyoruz.

don't go in my room.
odama girme.

why don't we go in?
niçin içeriye girmiyoruz?

he will go in your place.
o, senin yerine gidecek.

i go in, tail comes off.
yapıyorum, kuyruk çıkıyor.

don't go in that building.
o binaya girme.

don't go in there, tom.
oraya gitme, tom.

he told me to go in his room.
bana odasına gitmemi söyledi.

and when you are invited, go in.
fakat dâvet edildiğinizde girin.

i don't go in for sports.
sporla ilgilenmiyorum.

but i would go in on occasion.
ama bazen girerdim.

is it ok if i go in jeans?
ben kot pantolon giyersem, tamam mı?

you have to go in a school bus."
okul otobusu ile gitmeniz gerekiyor."

i think you need to go in person.
sanırım bizzat gitmelisin.

either you or i must go in his place.
ya sen ya da ben onun yerine gitmeliyim.

and go in fear of the chastisement of their lord
ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü doğrulayanlar, rablerinin azabından korkanlar böyle değildir.